Translation of "Seçici" in English

Tom seçici.

- Tom is fussy.
- Tom is picky.

Ben seçici değilim.

I'm not picky.

Tom seçici değil.

Tom isn't picky.

Çok seçici olma.

Don't be so picky.

Çok seçici davranıyorsun.

You're being too picky.

Tom oldukça seçici.

Tom is quite picky.

O seçici değildir.

She isn't picky.

Tom çok seçici.

Tom is very picky.

Çok seçici olmayı bırak.

Stop being so picky.

O çok fazla seçici.

She's too picky.

Tom çok fazla seçici.

Tom is too picky.

Onun seçici işitmesi vardır.

She has selective hearing.

Ben çok seçici değilim.

I'm not too picky.

Tom seçici bir yiyici.

Tom is a picky eater.

Tom'un seçici işitmesi var.

Tom has selective hearing.

Seçici bir yiyici misin?

Are you a picky eater?

Tom'un seçici olacağını sanmıyorum.

- I don't think Tom will be picky.
- I don't think that Tom will be picky.

Tom seçici, değil mi?

Tom is picky, isn't he?

Seçici algı filtre gibi çalışır.

Selective perception works like a filter.

Tom çok seçici olduğumu düşünüyor.

- Tom thinks I'm too picky.
- Tom thinks that I'm too picky.

Tom ne yiyeceği hakkında seçici.

- Tom is a picky eater.
- Tom is picky about what he eats.

Tom ne giydiği hakkında seçici.

Tom is picky about what he wears.

Tom yediği hakkında çok seçici.

Tom is very picky about what he eats.

Çok daha seçici hale geldik.

We've become much more selective.

Tom fazla seçici olduğumu söylüyor.

Tom says I'm too picky.

Tom eskisi kadar seçici değil.

Tom isn't as picky as he used to be.

Tom, Mary'nin seçici olduğunu söyledi.

Tom said that Mary was picky.

Tom, çocukken seçici bir yiyiciydi.

- Tom was a picky eater when he was a kid.
- Tom was a picky eater when he was a child.

Tom çok seçici, değil mi?

Tom is very picky, isn't he?

Tom oldukça seçici, değil mi?

Tom is quite picky, isn't he?

Bu bilinçaltındaki süreçlerden biri seçici algıdır.

One of these unconscious processes is selective perception.

Vahşi doğada yiyecek ararken seçici olamazsınız!

[Bear] When foraging for food in the wild, you can't be picky!

Yiyecek hakkında bu kadar seçici olmamalısın.

You shouldn't be so picky about food.

Biz şimdi seçici olmayı göze alamayız.

We can't afford to be choosy now.

Tom ne yediği hakkında seçici değil.

Tom isn't picky about what he eats.

Tom benim olduğum kadar seçici değil.

Tom isn't as picky as I am.

- Dilenciler seçici olamaz.
- El mahkûm.
- Eli mahkûm.

- Beggars can't be choosers.
- Beggars cannot be choosers.

- Yemek konusunda genelde seçici değilimdir.
- Pek yemek seçmem.

I'm not usually picky about food.

Çok seçici olma. Denizde o kadar çok balık yok.

Don't be too picky. There aren't that many fish in the sea.

Tom bir seçici yiyicidir nadiren yeni bir şey dener.

Tom is a picky eater and seldom tries anything new.

Tom'un seçici bir işitmesi var. O sadece duymak istediğini duyar.

Tom has selective hearing. He only hears what he wants to hear.

Fakat bu uyumla mücadele etmeliyiz çünkü bu uyum seçici algıyı tetikler,

But we have to fight this harmony because it triggers selective perception,

- Tom seçidir, ama Mary değil.
- Tom seçici biridir, ama Mary öyle değil.

Tom is picky, but Mary isn't.

Kendinizi ve ailenizi televizyonun ters etkilerinden korumanın yolu, izlediğiniz programlar için daha seçici olmaktır.

The way to protect yourself and your family from being adversely affected by television is to be more selective of the programmes you watch.

- Tom'un bu kadar seçici olacağını düşünmemiştim.
- Tom'un bu kadar titiz olacağını düşünmemiştim.
- Tom'un bu kadar zor beğenir olacağını düşünmemiştim.

- I didn't think Tom would be so picky.
- I didn't think that Tom would be so picky.