Translation of "Sahildeki" in English

sahildeki geçmiş zamanlar,

past times to the beach,

Sahildeki taşları toplamayı severim.

I love collecting stones at the beach.

Sahildeki kaplumbağaları görmek için gittik.

We went to see turtles on the beach.

Sahildeki ölü balıklar kokmaya başladı.

The dead fish on the beach have started to smell.

Sahildeki ölü balıklar kokmaya başlıyor.

The dead fish on the beach are starting to smell.

- Plajdaki kum beyazdı.
- Sahildeki kum beyazdı.

The sand on the beach was white.

Ben o günlerde sahildeki bir kulübede yaşadım.

I lived those days in a hut on the beach.

Sahildeki çocuklar kumdan bir kale inşa ediyor.

The children on the beach are building a sand castle.

Tom sahildeki bütün güzel kadınları fark etmekten kendini alamadı.

Tom couldn't help but notice all the beautiful women on the beach.

Bununla birlikte sahildeki Kartaca gözcüleri yaklaşan düşman filosunu tespit edip alarm veriyor.

However, Carthaginian scouts along the coast spot the enemy fleet and sound the alarm.

Bu sahildeki taşlar bana Laura ve benim gece karanlığına kadar kumda oynadığımız o yaz günlerini hatırlatıyor.

The rocks on this beach remind me of those summer days when Laura and I played in the sand until nightfall.