Translation of "Beyazdı" in English

Beyazdı.

It was white.

- Plajdaki kum beyazdı.
- Sahildeki kum beyazdı.

The sand on the beach was white.

Onun dişleri beyazdı.

Her teeth were white.

Onun yüzü beyazdı.

Her face was white.

Plajda kum beyazdı.

The sand on the beach was white.

Şüphelilerin yarısı beyazdı.

Half the suspects were white.

Napolyon'un atı beyazdı.

Napoleon's horse was white.

Tarla, göz alabildiğince beyazdı.

The field was white as far as the eye could see.

Mary'nin giydiği elbise beyazdı.

The dress Mary was wearing was white.

Dinleyicilerin yüzde 25'i beyazdı.

25 percent of the audience was white.

Tom'un yüzü bir çarşaf gibi beyazdı.

Tom's face was as white as a sheet.

Dün gece izlediğimiz film siyah beyazdı.

The movie we watched last night was in black and white.

Otoparktaki arabaların üçü dışında hepsi beyazdı.

All but three of the cars in the parking lot were white.

Barack Obama haricinde, bütün ABD başkanları beyazdı.

Except Barack Obama, all US presidents were white.

Barack Obama'nın dışında, bütün ABD başkanları beyazdı.

With the exception of Barack Obama, all US presidents have been white.

Barak Obama dışında bütün Amerika başkanları beyazdı.

Aside from Barack Obama, all US presidents were white.

Barack Obama hariç bütün ABD başkanları beyazdı.

Excluding Barack Obama, all US presidents were white.

Barack Obama hariç Amerika Birleşik Devletlerinin bütün başkanları beyazdı.

Excluding Barack Obama, all presidents of the United States were white.

Mary'nin küçük bir kuzusu vardı, onun yünü kar gibi beyazdı.

Mary had a little lamb, whose fleece was white as snow.

Onun teni süt gibi beyazdı ve hiçbir yerinde tek bir lekesi yoktu.

Her skin was white as milk and she had not a single blemish anywhere.