Translation of "öğrencilere" in English

Öğretmen öğrencilere öğretir.

The teacher teaches the students.

- Son karar öğrencilere kalmış.
- Son söz öğrencilere kalmış.

The final decision rests with the students themselves.

Biz öğrencilere hayatı öğretiyoruz.

we are teaching students.

Okul, öğrencilere kitap sağlar.

The school supplies the students with books.

Öğrencilere sessiz olmalarını söyledi.

He told the students to be quiet.

O, fikirlerini öğrencilere açıklayamadı.

He couldn't get his ideas across to the students.

Kütüphane tüm öğrencilere açıktır.

The library is open to all students.

Öğretmen, metinleri öğrencilere dağıttı.

The teacher distributed the handouts to the students.

O öğrencilere İngilizce öğretiyor.

She teaches students English.

Tom öğrencilere oda kiralar.

Tom rents rooms to students.

O, öğrencilere veda etti.

He bade farewell to the students.

Ben diğer öğrencilere yetişemedim.

I wasn't able to keep up with the other students.

Öğretmen bütün öğrencilere adil davrandı.

The teacher treated all the students fairly.

O ileri öğrencilere İngilizce öğretiyor.

She teaches English to advanced students.

Öğrencilere şiiri ezbere öğrenmeleri söylendi.

The students were told to learn the poem by heart.

Kendinden küçük öğrencilere sataşmayı seviyor.

He loves to bully younger students.

Öğretmenler hata yapan öğrencilere asla gülmemelidir.

Teachers should never laugh at students who make mistakes.

Bu ders kitabı yabancı öğrencilere yöneliktir.

This textbook is intended for foreign students.

Diğer öğrencilere yetişmek için çalışmak zorundaydım.

I had to study hard to keep up with the other students.

Bir yıl önce aynı öğrencilere yaptığınız sınavın

isn't that exactly the same exam you gave to exactly the same class

öğrencilere günlük yaşamdaki içki içme, madde kullanımı

I had them complete a computerized decision-making simulation

Diğer öğrencilere yetişmem için çok çalışmam gerekiyordu.

I had to work hard to keep up with the other students.

Diğer öğrencilere uyarı olsun diye o cezalandırıldı.

He was punished as a warning to other students.

Diğer öğrencilere yetişmek için çok çalışmak zorundayım.

I have to study hard to keep up with the other students.

Öğretmen öğrencilere büyük ağacın etrafında toplanmalarını emretti.

The teacher ordered the students to gather around the big tree.

Ofisimiz kişisel problemleri olan öğrencilere yardımcı olur.

Our office helps students with personal problems.

Şu öğretmen kız öğrencilere düşkün olma eğilimindedir.

That teacher tends to be partial to female students.

Öğretmenler öğrencilere anatomisini öğretmek için kurbağaları keserler.

Teachers dissect frogs to teach students their anatomy.

Bu okul öğrencilere ders kitabı imkanı sağlıyor.

This school supplies students with textbooks.

Öğretmen ne demek istediğini öğrencilere anlatmayı zor buldu.

The teacher found it difficult to get his meaning across to the students.

Tatoeba yabancı dil öğrenen öğrencilere yardımcı olabilir mi?

Can Tatoeba help students who learn foreign languages?

Otobüs sürücüsü öğrencilere başlarını otobüsün içinde tutmalarını söyledi.

The bus driver told the pupils to keep their heads inside the bus.

Öğretmen Zhang okulda öğrencilere her gün Çince öğretiyor.

Teacher Zhang teaches Chinese to his students at school every day.

Öğrencilere 20 dolar verip şunu söyleyecek kadar ileri gittiler:

They went as far as to give the students 20 dollars and say,

Dan öğrencilere yardım etmek için her zaman burada olacak.

Dan will always be here to help students.

Tom çok çalışmak ve sınıfındaki diğer öğrencilere yetişmek zorunda.

Tom has to study hard and catch up with the other students in his class.

Öğle yemeği yemek için öğrencilere yeterli zaman verildiğini düşünüyor musun?

Do you think students are given enough time to eat lunch?

Bu okulda hiç not yok ve öğrencilere ev ödevi verilmez.

At this school, there are no grades and students have no homework.

Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.

This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.

Buradaki net-kafeler öğrencilere yiyecek ve içecek sağlamaktadır; ücretler yaklaşık saati bir pounddan başlamaktadır.

The net-cafes here cater to students; fees start at around a pound an hour.

Öğrencilere şeyleri nasıl açıklayacağını öğrenmek sadece kısa bir zaman alır. Eğer öğrenmezsen çok daha uzun zaman alır.

It takes only a short time to learn how to explain things to students. It takes much longer to learn when not to.

Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books.