Translation of "Sırf" in English

Sırf senin için geldim.

I came only for you.

- Yalnız değilsin.
- Sırf sen değilsin.

You're in good company.

Tom bunu sırf iyiliğinden yaptı.

Tom did it out of the goodness of his heart.

Ama bu nektar sırf tatlı değil.

But it's not just sweet.

Tom sırf tartışma olsun diye tartışıyor.

Tom argues just for the sake of arguing.

- Sırf sana söylemiştim.
- Sadece sana anlattım.

I only told you.

Çocuklar bazen sırf ilgi çekmek için ağlarlar.

Children often cry just to attract attention.

Onun söylediği her şeyin neredeyse yarısı sırf kurgu.

About half of everything he says is sheer fiction.

Sırf birinin doğum günü veya sadece Noel diye

Just because it's someone's birthday, or just because it's Christmas

Sırf kazanmış olmak için bir tartışmayı nasıl kazanacağınızdan bahsetmiyorum.

I'm not telling you how to win arguments for the sake of winning arguments.

Bu erkek denizaslanı sırf balık yiyerek bu kadar büyümedi.

This bull sea lion hasn’t grown this big on a diet of fish alone.

Sırf gülümsemeni tekrar görmek için okyanusu boydan boya yüzerdim.

I would swim through the ocean just to see your smile again.

- Yanıma sırf bunu alıyorum.
- Yanıma aldığım tek şey bu.

This is all I'm taking with me.

Sırf hayaletleri göremiyorsun diye, bu onların var olmadığı anlamına gelmez.

Just because you can't see ghosts, it doesn't mean that they're not there.

- Bu konuda yalnız olduğumu sanmıyorum.
- Sırf bana öyle geldiğini sanmıyorum.

- I don't think it's just me.
- I don't think that it's just me.

- Bilen bir ben varım.
- Sırf ben biliyorum.
- Bilen benim sadece.

I'm the only one who knows.

Bak sırf sizin için arka planı beyaz yaptık tişörtü siyah yaptık

Look, we just made the background white for you, we made the shirt black

- Tom sırf tartışma olsun diye tartışıyor.
- Tom sadece tartışmış olmak için tartışıyor.
- Tom sadece gıcıklık olsun diye tartışıyor.

Tom argues just for the sake of arguing.