Translation of "Renkli" in English

0.012 sec.

Examples of using "Renkli" in a sentence and their english translations:

Kitap menekşe renkli.

The book is violet.

Giydiğim renkli takım elbise,

And the colored suit that I wear,

Resim bunun aksine renkli.

The picture is colorful in contrast with this one.

Onun hikayesi oldukça renkli.

His story is highly colored.

Kadınlar renkli şemsiyeleri severler.

- Women like colorful umbrellas.
- Women like colourful umbrellas.

At siyah renkli mi?

Is the horse black?

Benim bilgisayarım gri renkli.

My computer is grey.

Renkli kalemlere ihtiyacım var.

- I need colored pencils.
- I need coloured pencils.

Bu beklediğimden daha renkli.

It's more colourful than I expected.

Renkli televizyonumuz bile var.

- We even have colour television.
- We've even got colour television.

Senin kedilerinin hepsi gri renkli.

All of your cats are grey.

Senin kalemin çok koyu renkli.

Your pencil is very dark.

Mavi renkli bir pasta istiyorum.

I want a blue cake.

Bir rulo renkli film lütfen.

One roll of color film, please.

Mary'nin çok renkli tırnakları var.

Mary has multicolored fingernails.

Onlar özellikle renkli duvar resimleridir.

Those are particularly colorful murals.

Renkli gömleğiniz gerçekten dikkat çekiyor.

Your colorful shirt really stands out.

Çeşme çok renkli ışıklarla aydınlatılıyor.

The fountain is lit with multi-colored lights.

Onun kahve renkli ayakkabıları var.

- He has coffee-colored shoes.
- She has coffee-colored shoes.

Onun, kahve renkli ayakkabıları var.

He has coffee-colored shoes.

Şüphelinin koyu renkli saçları var.

The suspect has dark hair.

Tukanların büyük, renkli gagaları vardır.

Toucans have large, colorful beaks.

Senin kazağın benimkinden daha renkli.

Your jumper is more colourful than mine.

Pembe renkli bir arabam var.

- I have a pink car.
- I have a pink-coloured car.

"orta esmer renkli" olmak yanıma kalabilirdi,

can I get away with being "medium skin toned,"

Her zaman parlak renkli kravat takıyorsun.

You are always wearing a loud necktie.

O kayısı renkli bir elbise giydi.

- She had on an apricot-colored dress.
- She wore an apricot-colored dress.

O koyu renkli bir kazak giymişti.

He wore a dark sweater.

Bu çok renkli çoraplar el örgüsüdür.

These multicolored socks are hand-knitted.

O yeni bir renkli dünya keşfetti.

She discovered a colourful new world.

Bir gökkuşağı gökyüzünde yedi renkli kemerdir.

A rainbow is a seven-colour arch in the sky.

Onun saçı siyah renkli ve uzundur.

His hair is black in color and long.

Elbiseniz cenaze töreni için çok renkli.

Your dress is too colourful for a funeral.

O renkli elbiseyi daha çok seviyorum.

I like that colourful dress more.

Biliyorsun, her şey çok renkli idi.

You know, everything was so colourful.

Mary'nin koyu kırmızı renkli saçı var.

Mary has treacle-coloured hair.

Kırmızı renkli bir spor arabası var.

He owns a red sports car.

Hint bayrağına üç renkli bayrak denir, çünkü safran, beyaz ve yeşil, üç renkli çizgileri var.

The Indian flag is called the tricolour because it has stripes of three colours – saffron, white and green.

renkli tenli aktrislerin ten renkleriyle oynayıp, fotoşoplayarak

by retouching and photoshopping the skin of actresses of color

Nüfusun büyük çoğunluğu olan renkli, beyaz kadınlar

where the population is largely people of color,

Işığa duyarlılık uğruna renkli görmeyi feda etmişlerdir.

They've sacrificed color vision for light sensitivity.

Dünyadaki hangi ülkelerin tek renkli bayrağı vardır?

Which countries of the world have a one-colored flag?

Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.

The male peacock has colorful tail feathers.

Tom parlak renkli turuncu pantolon giymeyi seviyor.

Tom likes to wear brightly colored orange pants.

Mary bir çift çok renkli çorap ördü.

Mary knitted a pair of multicolored socks.

Tom sarı renkli naylon bir iple bağlandı.

Tom was tied with a yellow nylon rope.

Tom bugün mavi renkli bir kazak giyiyor.

Tom is wearing a blue sweater today.

O her zaman siyah renkli kıyafetler giyer.

He always wears black clothes.

Tom'un gözlerinin altında koyu renkli halkalar vardır.

Tom has dark circles under his eyes.

Tom her zaman koyu renkli gözlük takar.

Tom always wears dark glasses.

Uygulamanızla birlikte son iki renkli fotoğraf ekleyin.

Include two recent colour photos with your application.

İkincisinde, tek renkli olan renk paletini tamamen değiştirdim.

The second one, I changed the entire monochrome palette.

Açık ten, renkli gözler, uzun, yumuşak sahici saç.

light skin, light eyes, long, soft real hair.

"Oh! Çok güzelsin, koyu renkli bir kıza göre."

"Oh! You're so pretty for a dark skinned girl."

O, parlak renkli kuşlar, çiçekler ve yapraklar gördü.

He saw brightly-colored birds, flowers and leaves.

Fransız bayrağı dünyada tek üç renkli bayrak değildir.

The "tricolor" isn't the only tricolor flag in the world.

- O, sosyetenin renkli bir siması.
- O bir sosyete.

She's a socialite.

Tom soluk mavi renkli bir iş gömleği giymişti.

Tom was wearing a faded blue work shirt.

Tom'un tuttuğu şişenin mor renkli bir etiketi vardı.

The bottle Tom was holding had a purple label.

Bizim yeşil, mavi ve sarı renkli çizmelerimiz var.

We have the boots in green, blue and yellow.

Masada renkli çiçeklerle duran beyaz bir vazo var.

There's a white vase, with colourful flowers, standing on the table.

Onun açık renkli bir cilt ve saçı vardır.

She has a fair skin and hair.

Ben neredeyse her zaman koyu renkli giysiler giyerim.

I almost always wear dark clothes.

Çiçekler daha renkli ve çim daha yeşil görünüyor.

The flowers seem more colourful, and the grass greener.

Renkli kontak lensler takmaya başlamam gerektiğini düşünüyor musun?

Do you think that I should start to wear coloured contact lenses?

Her iki kız da beyaz renkli takım elbise giyiyorlar.

Both girls are wearing white suits.

En koyu renkli inek bile yalnızca beyaz süt verir.

Even the blackest cow only gives white milk.

Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.

The young child uses crayons to draw a picture.

Ben sarı veya diğer renkli kağıt üzerine yazmayı severim.

I love writing on yellow or other colored paper.

Bahçem çok renkli, çünkü içine çok fazla çiçek diktim.

My garden is very colourful, because I planted a lot of flowers in it.

Bir cenaze töreni için neden altın renkli pantolon giyiyorsun?

Why are wearing gold pants to a funeral?

- Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.
- Parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar ama ben onları hiç görmedim

They say there are bright-colored frogs, but I've never seen them.

Aşırılığa karşı gün için slogan "kahverengi yerine çok renkli" idi.

The slogan for the day against extremism was, "multicolored instead of brown".

- Bu kültürde insanlar rengarenk giyinirler.
- O kültürde insanlar renkli giyinir.

People dress colorfully in that culture.

Biri beyaz diğeri siyah renkli olan iki tane kedisi var.

He has got two cats; one is white, one is black.

Mary'nin kahverengi bir palto ve uzun bronz renkli çizmeler var.

Mary is wearing a brown coat and long bronze-coloured boots.

Tom koyu renkli kıyafetler giyiyordu ve bir motosikletçi tarafından öldürüldü.

Tom wore dark clothing and was killed by a motorist last evening.

Herkese iyi akşamlar ve daha sonra da renkli rüyalar dilerim.

I hope you all have a good evening, and later, colorful dreams.

Tom kendine kırmızı renkli üstü açılır bir araba satın aldı.

Tom bought himself a red convertible.

Bir kedim ve bir köpeğim var. Kedim siyah, köpeğim beyaz renkli.

I have a cat and a dog. The cat is black and the dog is white.

Ben bu düz kravatı sevmiyorum. Bana daha renkli bir tane gösterin.

- I don't like this quiet necktie. Please show me a more colourful one.
- I don't like this plain necktie. Please show me a more colourful one.

Onlar parlak renkli kurbağalar olduğunu söylüyorlar fakat ben onları asla görmedim.

They say there are bright-colored frogs, but I've never seen them.

- Orada kırmızı renkli bir şey gördü.
- Orada kırmızı bir şeyler görmüş.

He saw something red there.

Çin ve Tibet dağlarında yaşayan siyah ve beyaz renkli ayılara "panda" denir.

The black and white bears living in the mountains of China and Tibet are called pandas.

Biri beyaz ve biri siyah renkli iki küçük sincap, büyük bir ormanda yaşadı.

Two little squirrels, a white one and a black one, lived in a large forest.

Sırt çantamın içinde birçok renkli dolma kalemler, kırmızı olanlar, mavi olanlar , yeşil olanlar v.s var.

Inside my backpack there are many colored pens, red ones, blue ones, green ones, etc.

Pek çok hayvan meyve bulmak için renkli görüşten faydalanır. Görmek iyice zorlaşmadan önce son kez yemek gerek.

Many animals use color vision to find fruit. Time for one last meal before it's too hard to see.