Translation of "Plandan" in English

O plandan vazgeçti.

He abandoned the plan.

O, plandan memnundur.

He is pleased with the plan.

Biz plandan vazgeçtik.

We gave up the plan.

Plandan sapmak istemiyorum.

I don't want to deviate from the plan.

Tom plandan vazgeçti.

Tom abandoned the plan.

Ona plandan bahsetmemeliydin.

You shouldn't have told him about the plan.

Onlar plandan vazgeçtiler.

They abandoned the plan.

O, plandan vazgeçmedi.

He didn't give up the plan.

Tom plandan vazgeçmedi.

Tom didn't give up on the plan.

Yeni plandan hoşlanmıyorum.

I don't like the new plan.

Plandan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

She asked me whether I liked the plan or not.

Plandan vazgeçmek zorunda kaldı.

She was obliged to give up the plan.

Canı plandan vazgeçmek istedi.

She felt like giving up the plan.

Plandan vazgeçmek zorunda kaldım.

I was forced to abandon the plan.

Plandan vazgeçmeye mecbur bırakıldı.

- He was forced to drop the plan.
- He felt compelled to drop the plan.

Keşke plandan ona bahsetmeseydin.

I wish you had not told him about the plan.

Plandan üç saat gerideyiz.

We're three hours behind schedule.

Amerikalılar yeni plandan hoşlanmadılar.

The Americans did not like the new plan.

Tom plandan vazgeçmek istemiyordu.

Tom didn't want to give up on the plan.

Lider umutsuzluk içinde plandan vazgeçti.

The leader gave up the plan in despair.

Böyle bir plandan yana değilim.

I'm not in favor of such a plan.

Ekonomik nedenlerden dolayı plandan vazgeçti.

He gave up the plan for economic reasons.

Bu aptalca plandan vazgeçmeni istiyorum

I want you to give up this stupid plan.

Çok az insan plandan haberdar.

Few people know about the plan.

Tom bana yeni plandan bahsetti.

Tom told me about the new plan.

Sanırım o plandan vazgeçmemin zamanıdır.

- I think it's time for me to abandon that plan.
- I think that it's time for me to abandon that plan.

Onu bu aptalca plandan vazgeçirmeliyiz.

We must talk her out of this foolish plan.

- Tom plandan hoşlanmadı.
- Tom planı sevmedi.

Tom didn't like the plan.

Onlar tüm plandan vazgeçmekten başka seçenekleri olmadığını kabul ettiler.

They agree that they have no choice but to give up the whole plan.

Önce plandan hoşlandığımı düşündüm fakat ikinci düşünüşümde ona karşı çıkmaya karar verdim.

At first I thought I liked the plan, but on second thought I decided to oppose it.