Translation of "Hoşlanıp" in English

0.005 sec.

Examples of using "Hoşlanıp" in a sentence and their english translations:

Plandan hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

She asked me whether I liked the plan or not.

Tom'un köpeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know whether Tom likes dogs or not.

Tom matematikten hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

Tom asked if I liked math.

Tom, Mary'den hoşlanıp hoşlanmadığımı sordu.

Tom asked if I liked Mary.

Tom'un ıspanaktan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know if Tom likes spinach or not.

Ona Çin yemeğinden hoşlanıp hoşlanmadığını sordum.

I asked her if he liked Chinese food.

Birinin senden hoşlanıp hoşlanmadığını nasıl söyleyebilirsin?

How can you tell if someone likes you?

Tom Mary'nin ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyor.

Tom doesn't know whether Mary likes him or not.

Tom Mary'ye ondan hoşlanıp hoşlanmadığını sordu.

Tom asked Mary whether she liked him.

Onun benden hoşlanıp hoşlanmadığını nasıl bilirim?

How do I know if she likes me?

Tom Mary'nin ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyordu.

Tom didn't know whether Mary liked him or not.

Tom'un Boston'dan hoşlanıp hoşlanmayacağını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom will like Boston.
- I wonder if Tom will like Boston.
- I wonder whether or not Tom will like Boston.
- I wonder whether Tom will like Boston or not.

Tom'un benden hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom likes me.
- I wonder whether or not Tom likes me.
- I wonder whether Tom likes me or not.

Tom'un Boston'dan hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom likes Boston.
- I wonder whether or not Tom likes Boston.

Tom'un Boston’dan hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom likes Boston.
- I wonder whether Tom likes Boston or not.

Tom'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.

I'm not sure if Tom will like this idea.

Bir kızın benden hoşlanıp hoşlanmadığını nasıl bilebilirim?

How can I know if a girl likes me?

George'un bu fikirden hoşlanıp hoşlanmayacağından emin değilim.

I'm not sure if George will take to this idea.

Tom Mary'ye bunu yapmaktan hoşlanıp hoşlanmadığını sordu.

Tom asked Mary if she enjoyed doing that.

Mary'nin köpeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını Tom'un bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows whether Mary likes dogs or not.
- I don't think that Tom knows whether Mary likes dogs or not.

Tom, Mary'nin yürüyüşten hoşlanıp hoşlanmadığını merak etti.

Tom wondered if Mary enjoyed hiking.

Tom'un bunu yapmaktan hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom will enjoy doing that.
- I wonder if Tom will enjoy doing that.

Tom bana ondan hoşlanıp hoşlanmadığını umursamadığını söyledi.

- Tom told me he doesn't care whether you like him or not.
- Tom told me that he doesn't care whether you like him or not.

- Onu sevip sevmediğini bilmiyorum.
- Ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum.

I don't know whether you like her or not.

Tom Mary'nin ondan hoşlanıp hoşlanmadığını ona sormamı istedi.

Tom wanted me to ask Mary if she liked him.

Mary arkadaşlarına Tom'un kendisinden hoşlanıp hoşlanmadığını düşünüp düşünmediklerini sordu.

Mary asked her friends if they thought Tom liked her.

Tom Mary'nin onun aldığı hediyeden hoşlanıp hoşlanmadığını merak ediyordu.

Tom wondered if Mary would like the gift he bought her.

Albümü tekrar dinle ve daha sonra ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bana söyle.

Listen to the album again and tell me later if you like it.

Tom Mary'den hoşlanmıyor. Ama onun ondan hoşlanıp hoşlanmadığı özellikle onun umurunda değil.

Tom doesn't like Mary. However, she doesn't particularly care whether he likes her or not.