Translation of "Olağan" in English

0.004 sec.

Examples of using "Olağan" in a sentence and their english translations:

Bu olağan olmaz.

That would be unusual.

Oldukça olağan dışı.

It's pretty unusual.

Sanırım o olağan dışı.

I take it that's unusual.

Bu olağan dışı değil.

- That's not unusual.
- This isn't unusual.

Bu bütünüyle olağan dışı.

This is totally unusual.

Bu olağan bir düzenlemedir.

This is the usual arrangement.

Karıncalarda göç olağan bir olay

migration is commonplace in ants

Ağrı için olağan neden nedir?

What is the usual cause for the pain?

Olağan dışı bir şey yok.

There's nothing out of the ordinary.

Bu hiç olağan dışı değil.

- It isn't unusual at all.
- It's not unusual at all.

O olağan dışı değil mi?

Isn't that unusual?

Bu olağan dışı bir hava.

This is unusual weather.

Biz olağan dışı dereceler aldık.

We got extraordinary grades.

Olağan dışı bir şey hissediyor musun?

Do you sense something unusual?

Olağan dışı bir şey fark etmedim.

I didn't notice anything unusual.

Kırsal hayatın bütün olağan zorlukları bir yana,

Alongside all the general hardships of rural life,

Dün gece olağan dışı bir şey oldu.

Something unusual happened last night.

- Bu çok sıradışı.
- Bu çok olağan dışı.

This is very unusual.

Olağan dışı bir şey fark ettin mi?

- Did you notice anything out of the ordinary?
- Have you noticed anything unusual?

Tom olağan dışı bir şey görmediğini söyledi.

- Tom said he didn't see anything out of the ordinary.
- Tom said that he didn't see anything out of the ordinary.

Onun hakkında olağan dışı bir şey yok.

There's nothing unusual about that.

Olağan dışı bir şeyin kokusunu alıyor musun?

Do you smell something unusual?

Tom olağan dışı bir şey fark etmedi.

Tom didn't notice anything out of the ordinary.

Bu soğuk hava haziran için olağan değil.

This cold weather isn't usual for June.

Herkesin geçirdiği türden olağan bir soğuk algınlığıydi.

It was a normal cold of the type that everyone gets.

Son günlerde olağan dışı bir şey yedin mi?

Have you eaten anything unusual recently?

Onun hakkında olağan dışı bir şey var mı?

Is there anything unusual about that?

Son zamanlarda olağan dışı bir şey duydunuz mu?

Did you hear anything unusual lately?

Tom sokakta olağan dışı bir şey fark etti.

Tom noticed something out of the ordinary in the alley.

Polisin olağan arama prosedürlerini izleyip izlemediği belli değil.

It is not evident whether the police followed the usual search procedures.

Bu tür şeyin olmasını beklemek olağan dışı değil.

- It's not unusual for this kind of thing to happen.
- It isn't unusual for this kind of thing to happen.

Bu pek de olağan dışı bir şey değil.

- This isn't so rare.
- This isn't so uncommon.

Senin ve Tom'un aynı fikirde olmaması çok olağan dışı.

It's very unusual for you and Tom to disagree.

Hafıza o kadar olağan bir şey ki neredeyse kıymetini bilmiyoruz.

Memory is such an everyday thing that we almost take it for granted.

Ferrari'lerle ya da Lamborghini'lerle devriye atarken görmek olağan dışı değil...

Dubais police patrol the streets in Ferraris or Lamborghinis...

Dün gece olağan dışı bir şey gördün ya da işittin mi?

Did you see or hear anything unusual last night?

Bu defa ilk kez özel bir villada kaldım, ve gerçekten olağan dışı bir şeydi.

This time I stayed for the first time in a private villa, and it was really quite something.

- Biri tuhaf bir şey fark etti mi?
- Olağan dışı bir şeyler fark eden oldu mu?

Did anyone notice anything unusual?