Translation of "Dışı" in English

0.018 sec.

Examples of using "Dışı" in a sentence and their english translations:

Fazlasıyla gerçek dışı.

It was too unreal.

Bu sıra dışı.

This is unusual.

Bu ahlak dışı.

- This is immoral.
- That's wrong.
- That's immoral.

Kumar yasa dışı.

Gambling is illegal.

O gerçek dışı.

- It's not real.
- That's unreal.

O etik dışı.

That's unethical.

Yurt dışı nasıldı?

How was abroad?

Bu kayıt dışı.

This is off the record.

Asansör hizmet dışı.

- The lift is out of order.
- The elevator isn't running.

Tom gerçek dışı.

Tom is unreal.

Oldukça olağan dışı.

It's pretty unusual.

Otomat hizmet dışı.

The vending machine is out of order.

- Bunun nesi sıra dışı?
- Bunda sıra dışı olan ne?

What's unusual about that?

çağ dışı patent sistemi.

that America tries to export to the rest of the world.

Fikirlerin oldukça çağ dışı.

Your ideas are quite old fashioned.

Dünyanın dışı çok korkunçtur.

The world outside is very scary.

O, yasa dışı değil.

- It's not illegal.
- It isn't illegal.

Durum kontrol dışı görünüyordu.

The situation seemed out of control.

Bu çok gerçek dışı.

This is so unreal.

Bu yasa dışı yapılmalı.

It should be made illegal.

Bu oldukça yasa dışı.

This is highly illegal.

Bu oldukça sıra dışı.

This is rather unusual.

Bu epeyce sıra dışı.

This is highly unusual.

Yasa dışı faaliyetlere karışmam.

I don't engage in illegal activities.

Sanırım o olağan dışı.

I take it that's unusual.

Bu çok sıra dışı.

- That's very unusual.
- This is very unusual.
- This is really unusual.

Bu olağan dışı değil.

- That's not unusual.
- This isn't unusual.

Bu ahlak dışı olur.

That would be unethical.

Bu yasa dışı olmalı.

- This should be illegal.
- This should be outlawed.

Kokain almak yasa dışı.

It's illegal to buy cocaine.

Alarmı devre dışı bırak.

Disable the alarm.

Bu bütünüyle olağan dışı.

This is totally unusual.

Bu sıra dışı mıdır?

Is this uncommon?

Bu olasılık dışı görünüyor.

This seems improbable.

Bunlar sıra dışı zamanlar.

These are extraordinary times.

Tom sıra dışı görünüyor.

Tom seems unusual.

Tom sınır dışı edildi.

Tom was deported.

Onlar yasa dışı değil.

They're not illegal.

O sıra dışı mı?

Is that unusual?

Yasa dışı değil mi?

- Isn't that illegal?
- Isn't this illegal?

Bu sıra dışı değil.

- That's not uncommon.
- That's not unusual.

Tom sınır dışı ediliyor.

Tom is being deported.

Çok olasılık dışı görünmüyor.

It doesn't sound so unlikely.

Yaptığın şey etik dışı.

What you've done is unethical.

O yasa dışı mı?

Is that illegal?

Sıra dışı konuşursam üzgünüm.

I'm sorry if I spoke out of turn.

Hayatım gerçek dışı görünüyor.

My life seems unreal.

Tom tamamen kontrol dışı.

Tom is completely out of control.

Biz kayıt dışı mıyız?

Are we off the record?

O şimdi konu dışı.

That's irrelevant now.

- Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.
- Angarya, insanlık dışı bir suçtur.

Slavery is a crime against humanity.

Bu sıra dışı bir şey.

This is extraordinary.

Bu yasa dışı parayla da

And with this illegal cash,

Binanın içi ve dışı çürümüş.

The building is rotten inside and out.

Araba yasa dışı park edilmez.

- The car is not illegally parked.
- The car isn't illegally parked.

Sıra dışı bir şey bulamıyorum.

I can't find anything out of the ordinary.

Onlar Tom'u sınır dışı ettiler.

They deported Tom.

Hiçbir şey sıra dışı gözükmüyordu.

Nothing seemed out of the ordinary.

Olağan dışı bir şey yok.

There's nothing out of the ordinary.

Onun teorisi kesinlikle gerçek dışı.

His theory was absolutely unrealistic.

Bu sıra dışı bir istek.

That's an unusual request.

Bu sıra dışı bir isim.

That's an unusual name.

Vatan hainleri sınır dışı edilecek.

Traitors will be deported.

Bu yasa dışı değil mi?

Isn't this illegal?

Sıra dışı hiçbir şey olmadı.

Nothing out of the ordinary happened.

Tom ülkeden sınır dışı edildi.

They ran Tom out of the country.

Tom'u sevip sevmemen konu dışı.

Whether you like Tom or not is irrelevant.

Sıra dışı bir şey oldu.

- Something extraordinary has happened.
- Something extraordinary happened.

Suçum bana gerçek dışı görünüyor.

My crime seems unreal to me.

Bu hiç olağan dışı değil.

- It isn't unusual at all.
- It's not unusual at all.

Bu sadece gerçek dışı görünüyor.

It just seems unreal.

Onun içi dışı bir değil.

- He is not an open book.
- She is not an open book.

- O ahlak dışı.
- Bu ayıp.

- That's immoral.
- Dit is immoreel.

Tom'un yaptığı yasa dışı değildi.

What Tom did wasn't illegal.

Tom sıra dışı iş yapıyor.

Tom is doing extraordinary work.

O olağan dışı değil mi?

Isn't that unusual?

Bu teknik olarak yasa dışı.

It's technically illegal.

Bu olağan dışı bir hava.

This is unusual weather.

Yasa dışı uyuşturucu asla kullanmam.

I never use illegal drugs.

Onlar onu sınır dışı ettiler.

They deported her.

Biz olağan dışı dereceler aldık.

We got extraordinary grades.

Bu kitap biraz çağ dışı.

This book is a little out of date.

Sıra dışı bir şey yapmadım.

I did nothing out of the ordinary.

- Asansör bozuk.
- Asansör hizmet dışı.

- The elevator is out of order.
- The lift is out of order.
- The elevator isn't working.

Dünya dışı yaşam var mıdır?

Does extraterrestrial life exist?

Hiç sınır dışı edilendin mi?

Have you ever been deported?

Üç yıl gerçek dışı mı?

Is three years unrealistic?

Bu film çok gerçek dışı.

This movie is so unrealistic.

Tom, sınır dışı edilmeyeceğini umuyor.

- Tom hopes he won't be deported.
- Tom hopes that he won't be deported.