Translation of "Okulunda" in English

Bir dil okulunda çalışıyorum.

I work at a language school.

Atuqtuaq okulunda Inuktitut öğreniyor.

Atuqtuaq learns Inuktitut at his school.

Okulunda kaç öğrenci var?

How many students are there at your school?

Yüksek lisans okulunda çalışmalarını sürdürdü.

He continued his studies at graduate school.

Bir devlet okulunda eğitim gördü.

He was educated at a public school.

Okulunda şimdi Japonca öğretiliyor mu?

Is Japanese taught in your school now?

Okulunda kaç tana öğrenci vardır?

How many students are there in your school?

Ben bir dil okulunda çalışıyorum.

I work in a language school.

Okulunda hangi yabancı dil öğreniyorsun?

What foreign language do you study in your school?

Tom bir erkek okulunda okudu.

Tom went to an all-boys boarding school.

Magdalena, Łódź Japon Okulunda okuyor.

Magdalena is studying at the Lodz Japanese School.

Tom Mary'nin okulunda bir çocuk.

Tom is a boy at Mary's school.

Tom oğlumuzun okulunda bir öğretmendir.

Tom is a teacher at our son's school.

Tom'un okulunda 3.000 öğrenci var.

Tom has a very heavy accent.

Bir devlet okulunda dinsel eğitim yasaklandı.

Religious education is prohibited at a public school.

Ne! Senin okulunda eşeklerin mi vardı?

What! You had donkeys in your school?

Tom, Mary'nin okulunda Fransızca dersine giriyor.

Tom teaches French at Mary's school.

Çok tatlı ve masumdu ve şimdi okulunda.

She's so sweet and innocent, and she's in school now.

Bob'ın babası bir kızlar okulunda öğretmenlik yapar.

Bob's father teaches at a girls' school.

Bir aşçılık okulunda birkaç ders almayı düşünüyor.

She's thinking of taking a couple of courses at a cooking school.

O, yetişkinler için bir gece okulunda okuyor.

He studies in a night school for adults.

Tom yeni okulunda hiç arkadaş edinemeyeceğinden korkuyordu.

Tom was afraid that he would not make any friends at his new school.

Mary, Elven ormanındaki Cüce okulunda ders verir.

Mary teaches at the Dwarf school in the Elven forest.

Danny'nin okulunda öğrenciler yabancı dil olarak Klingoncayı öğrenirler.

In Danny's school, students learn Klingon as a second language.

Tom bir sanat okulunda okurken Mary ile tanıştı.

Tom met Mary while studying at an art school.

Magdalena'nın okulunda bir Türk öğrenci var. Onun adı Reşit.

There's a Turkish student at Magdalena's school. His name is Reşit.

Aşkım bir dil okulunda çalışıyor ve onu çok seviyor.

My lover works at a language school and loves it very much.

Tom Mary'nin onun okulunda bir konuşma yapmasını rica etti.

Tom asked Mary to give a speech at his school.

Ben devlet okulunda çalışırken bir sınıfta 10-15 öğrencim vardı.

When I was working for a public school, I had ten to fifteen students in a class.

Benim sevgilim bir dil okulunda çalışıyor ve onu çok seviyor.

My significant other works at a language school and loves it very much.

Erkek arkadaşım bir dil okulunda çalışıyor ve onu çok seviyor.

My boyfriend works at a language school and loves it very much.

Onun ebeveynleri onun yaz mevsimini hazırlık okulunda geçirmesini ısrar etti.

Her parents insisted that she spend the summer in prep school

Sanatçı olmak için bir güzel sanatlar okulunda okumak zorunda değilsiniz.

You don't have to study at a school of fine arts to become an artist.

- Tom'un okulunda üç bin öğrenci var.
- Tom'un okulu 3000 mevcutlu.

Tom's school has 3,000 students.

- Okulunuzdaki en komik öğretmen kim?
- Okulunda en gırgır hoca kim?

Who's the funniest teacher in your school?

Benim kız arkadaşım bir dil okulunda çalışıyor ve onu çok seviyor.

My girlfriend works at a language school and loves it very much.

Daha önce gittim İngilizce konuşma okulunda Avustralya ve Yeni Zelanda'dan birçok öğretmen vardı.

- There were a lot of Australian teachers at the English conversation school I went to previously.
- There were a lot of teachers from Australia and New Zealand at the English conversation school I went to previously.

- Tom sadece erkeklerin eğitim gördüğü bir okula gitti.
- Tom bir erkek lisesinde okudu.
- Tom bir erkek okulunda eğitim gördü.

Tom went to an all-boys school.