Translation of "Odasında" in English

- O, odasında ağlıyordu.
- Odasında ağlıyordu.

She was crying in her room.

Babam odasında.

My father is in his room.

Tom odasında.

Tom is in his room.

O, odasında.

She's in her room.

Mary odasında.

Mary is in her room.

Hâlâ odasında.

She's still in her room.

- Tom odasında değil.
- Tom odasında yok.

- Tom's not in his room.
- Tom isn't in his room.

- Odasında televizyon izliyor.
- Odasında televizyon seyrediyor.

He's watching TV in his room.

- Mary yatak odasında.
- Mary kendi yatak odasında.

Mary is in her bedroom.

- Tom tek başına odasında.
- Tom odasında yalnız.

Tom is alone in his room.

Mary odasında çalışıyor.

Mary is studying in her room.

Odasında müzik dinliyordu.

He was listening to the music in his room.

O, odasında oynuyor.

He is playing in his room.

O, odasında ağlıyordu.

She was crying in her room.

Maria odasında çalışıyor.

Mary is now studying in her room.

Odasında ne yapıyordu?

- What was she doing in his room?
- What was he doing in his room?

Misafir odasında kalabilirim.

I can stay in the guest room.

Alice odasında uyuyor.

Alice is sleeping in her room.

Tom hâlâ odasında.

Tom is still in his room.

Tom oturma odasında.

- Tom is alone in the living room.
- Tom is in the living room.

Tom odasında giyiniyor.

Tom is getting dressed in his room.

Odasında şarkı dinliyor.

- He is listening to music in his room.
- He is listening to music in his bedroom.

Tom odasında olabilir.

Tom might be in his room.

Tom odasında değildi.

Tom wasn't in his room.

Odasında kitap okuyor.

He is reading a book in his room.

Okuma odasında konuşma.

Don't talk in the reading room.

Tom giyinme odasında.

Tom is in the dressing room.

Tom sorgu odasında.

Tom is in the interrogation room.

Masa oturma odasında.

The table is in the living room.

Tom odasında uyuyor.

Tom is asleep in his room.

Bekleme odasında olacağım.

I'll be in the waiting room.

Tom odasında uyuyordu.

Tom was asleep in his room.

Tom yatak odasında.

Tom is in his bedroom.

O, özel odasında.

She's in the boudoir.

Çalışma odasında konuşabiliriz.

We can talk in the study.

Tom, odasında uyuyor.

Tom is in his room sleeping.

Tom odasında oynuyor.

Tom is playing in his room.

Tom odasında çalışıyor.

Tom is studying in his room.

Tom yemek odasında.

Tom is in the lunchroom.

Tom odasında kaldı.

Tom stayed in his room.

Tom odasında ağlıyor.

Tom is crying in his room.

Misafirler oturma odasında.

The guests are in the living room.

Morales oturma odasında.

The Morales are in the living room.

Tom odasında okuyor.

Tom is reading in his room.

Sami odasında kaldı.

Sami remained in his room.

O şimdi odasında.

She is in her room now.

Sami odasında okuyordu.

Sami was reading in his room.

Tom odasında olmalı.

Tom should be in his room.

Sami odasında sohbetteydi.

Sami was in his room chatting.

Tom bekleme odasında.

Tom is in the waiting room.

Mary şimdi odasında.

Mary is in her room now.

Tom soyunma odasında.

Tom is in his dressing room.

Tom odasında yalnız.

- Tom is alone in his bedroom.
- Tom is in his room by himself.

- O odasında şarkı söylüyor.
- O, odasında şarkı söylüyor.

She's singing in her room.

- Sami yatak odasında uyukluyordu.
- Sami yatak odasında kestiriyordu.

Sami was napping in his bedroom.

Oturma odasında çay içiyorlar.

They are having tea in the living room.

O, odasında müzik dinliyordu.

He was listening to music in his room.

Yaşlı adam odasında öldü.

The old person died in their room.

O, bekleme odasında oturuyor.

He's sitting in the waiting room.

O, odasında etrafına bakındı.

She looked around her room.

Tom yatak odasında değil.

- Tom is not in his bedroom.
- Tom isn't in his bedroom.

Toplantı odasında birisi var.

There is somebody in the meeting room.

Toplantı odasında kim çalışıyor?

Who is working in the meeting room?

Beni toplantı odasında bekle.

Wait for me in the meeting room.

Onu toplantı odasında gördüm.

I saw her in the meeting room.

Genel Müdür toplantı odasında.

The general manager is in the meeting room.

Tom, odasında tıraş oluyor.

Tom is shaving in his room.

Kendi odasında müzik dinledi.

- He listened to music in his own room.
- She listened to music in her own room.

O, odasında tv izliyor.

He is watching TV in his room.

Soyunma odasında çantamı çaldırdım.

I had my purse stolen in the changing room.

Tom yatak odasında uyuyor.

Tom is asleep in his bedroom.

Tom'un odasında olacağını düşündüm.

- I thought Tom would be in his room.
- I thought that Tom would be in his room.

Tom'u odasında kilitli tutamazsın.

You can't keep Tom locked in his room.

Tom üst katta odasında.

Tom is upstairs in his room.

Tom odasında, değil mi?

Tom is in his room, isn't he?

O, odasında ne yapıyor?

What is he doing in his room?

Onun odasında ne yapıyordun?

What were you doing in his room?

Tom odasında ne yapıyor?

- What is Tom doing in his room?
- What's Tom doing in his room?

Tom hastane bekleme odasında.

Tom is in the hospital waiting room.

Tom oturma odasında bekliyor.

Tom is waiting in the living room.

Tom hâlâ odasında uyuyor.

Tom is still asleep in his room.

Tom odasında eşyasını paketliyor.

Tom is in his room packing up his stuff.

O, odasında müzik dinliyor.

He is listening to music in his room.

O, odasında ne yapıyordu?

- What was she doing in his room?
- What was she doing in her room?