Translation of "Meteliksiz" in English

Onlar meteliksiz.

They're broke.

Tom meteliksiz değil ama Mary meteliksiz.

Tom isn't broke, but Mary is.

Meteliksiz olduğunu düşündüm.

- I thought you were broke.
- I thought that you were broke.

Biz meteliksiz miyiz?

Are we broke?

Tom meteliksiz olabilir.

- Tom may be broke.
- Tom might be broke.

Tom meteliksiz olmalı.

- Tom must've been broke.
- Tom must have been broke.

Tom neredeyse meteliksiz.

Tom is almost broke.

Tom'un meteliksiz olduğunu sanmıyorum.

- I don't think Tom is broke.
- I don't think that Tom is broke.

Tom'un meteliksiz olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was broke.
- I thought that Tom was broke.

Tom muhtemelen meteliksiz olacak.

- Tom is likely to be broke.
- Tom will probably be broke.

Tom meteliksiz olduğunu söyledi.

- Tom said he's broke.
- Tom said that he's broke.

Tom her zaman meteliksiz.

Tom is always broke.

Tom meteliksiz olmadığını söyledi.

Tom said that he wasn't broke.

Tom meteliksiz olduğumu biliyordu.

- Tom knew that I was broke.
- Tom knew I was broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunusöyledi.

- Tom said Mary was broke.
- Tom said that Mary was broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu söyledi.

Tom says Mary is broke.

Tom muhtemelen hâlâ meteliksiz olacak.

Tom is likely to still be broke.

Tom her zaman meteliksiz görünüyor.

Tom always seems to be broke.

Tom bana meteliksiz olduğunu söyledi.

- Tom told me that he's broke.
- Tom told me he's broke.

Tom Mary'ye meteliksiz olduğunu söyledi.

Tom told Mary that he was broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu düşünmüyor.

Tom doesn't think Mary is broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu düşünmedi.

Tom didn't think Mary was broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu düşündü.

- Tom thought Mary was broke.
- Tom thought that Mary was broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olmadığını söyledi.

- Tom said Mary wasn't broke.
- Tom said that Mary wasn't broke.

Tom Mary'nin meteliksiz olduğunu düşünüyor.

- Tom thinks Mary is broke.
- Tom thinks that Mary is broke.

Tom meteliksiz olduğunu kabul etti.

- Tom admitted that he was broke.
- Tom admitted he was broke.

Tom gerçekten meteliksiz olduğunu söyledi.

Tom said that he was really broke.

Onlar yiyecek için her zaman meteliksiz.

They are always hard up for food.

Onun Paris'teki meteliksiz başlangıcı gerçekten zordu.

His down-and-out beginning in Paris was really hard.

Biz bunu öğrenmeden önce meteliksiz olacağız.

We'll be broke before we know it.

Tom Mary'nin muhtemelen meteliksiz olacağını söyledi.

- Tom said Mary was likely to be broke.
- Tom said that Mary was likely to be broke.

Gerçekten Tom'un meteliksiz olduğunu düşünüyor musun?

Do you really think Tom is broke?

Tom, Mary'nin meteliksiz olduğunu düşündüğünü söyledi.

- Tom said that he thought that Mary was broke.
- Tom said he thought that Mary was broke.

Tom her zaman meteliksiz, değil mi?

Tom is always broke, isn't he?

Tom'un meteliksiz olup olmadığını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom is broke.
- I wonder whether or not Tom is broke.

Tom Mary'ye John'un meteliksiz olmadığını düşündüğünü söyledi.

- Tom told Mary that he thought John wasn't broke.
- Tom told Mary that he didn't think John was broke.

Tom bana Mary'nin meteliksiz olduğunu düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary was broke.
- Tom told me he thought Mary was broke.
- Tom told me he thought that Mary was broke.
- Tom told me that he thought that Mary was broke.

Sen ayın sonuna doğru her zaman meteliksiz görünüyorsun.

You always seem to be broke by the end of the month.

Öyle görünüyor ki bu defa meteliksiz olan adam benim.

It seems that this time I'm the man behind the eight ball.

İhtiyacımız olmayan şeylere para harcamayı bırakmazsak, yakında meteliksiz oluruz.

We'll be broke soon if we don't stop spending money on things we don't need.