Translation of "Kutuya" in English

- Kutuya bakma.
- Kutuya bakmayın.

Don't look into the box.

Kutuya bakma.

Don't look into the box.

O kutuya baktı.

He looked into the box.

Ben kutuya baktım.

I looked into the box.

Onu kutuya koyuyorum.

I put it in the box.

Tom kutuya baktı.

Tom looked into the box.

Tom kutuya uzandı.

Tom reached into the box.

Bunu kutuya koyacağım.

I'll put it in the box.

Kutuya ne koydun?

What did you put into the box?

Eğer kutuya yakından bakarsanız

If you take a close look at the box,

O, parasını kutuya koydu.

He put his money in the box.

Tom onu kutuya koydu.

Tom put it in the box.

Eşyaları bir kutuya koyabilirim.

I can put things in a box.

Kutuya hiçbir şey koyma.

Don't put anything on the box.

Oyuncaklarını kutuya geri koy.

Put your toys back in the box.

Tom karton kutuya baktı.

Tom looked in the cardboard box.

Sami bir kutuya kilitlendi.

Sami was locked in a box.

- Kutunun içine bakın.
- Kutuya bak.

Look into the box.

O, bütün parasını kutuya koydu.

He put all his money in the box.

O raftaki kutuya erişebilir misin?

Can you reach the box on that shelf?

Bunları bir kutuya koyabilir misin?

Could you put these in a box?

O şeyi kutuya geri koy.

Put that stuff back in the box.

Tom kapağı kutuya geri koydu.

Tom put the lid back on the box.

Tom bir kutuya malzeme koyuyordu.

Tom was putting stuff in a box.

Düğünden sonra elbiseyi kutuya koyun.

Put away the dress in the box after the wedding.

O bisküviyi kutuya geri koy!

Put that cookie back in the box!

Tom eşyalarını bir kutuya koydu.

Tom put his things into a box.

Bunları bir kutuya koyar mısın?

Could you put these in a box?

Fadıl oyuncaklarını kutuya geri koydu.

Fadil put back his toys in the box.

Tom oyuncaklarını kutuya geri koydu.

Tom put his toys back in the box.

- Tom civcivleri bir karton kutuya koydu.
- Tom piliçleri bir karton kutuya koydu.

Tom put the chicks in a cardboard box.

Bu boyutta bir kutuya ihtiyacım var.

I need a box of this size.

Tom kutuya bazı demir paralar koydu.

Tom put some coins in the box.

Tom tüm eşyalarını bir kutuya koydu.

Tom put all his stuff in a box.

O mavi kutuya çok dikkat edin.

Be very careful with that blue box.

Atuqtuaq balina yağını tahta kutuya koydu.

Atuqtuaq put the blubber into the wooden box.

Tom kutuya bazı eski giysiler koydu.

Tom put some old clothes in the box.

Daha büyük bir kutuya ihtiyacım var.

I need a bigger box.

Daha küçük bir kutuya ihtiyacım var.

I need a smaller box.

Bütün mücevherlerini küçük kırmızı bir kutuya koydu.

She put all her jewels into a little red box.

Tom elmasları küçük bir metal kutuya koydu.

Tom put the diamonds in a small metal box.

Bu kutuya çok fala ağırlık yüklersen patlar.

If you load too much weight in this box, it's going to blow up.

O işaret parmağı ile kutuya hafifçe vurdu.

She tapped the box with her forefinger.

Tom oyuncaklarını yerden kaldırdı ve kutuya koydu.

Tom picked his toys up off the floor and put them in the box.

Yaklaşık bu kadar büyük bir kutuya ihtiyacım var.

I need a box about this big.

Tom içinde ne olduğunu görmek için kutuya baktı.

Tom peeked into the box to see what was in it.

Kısa sürede Terry Tate etiketli bir kutuya rastladım.

I soon came across a box labeled Terry Tate.

Tom oyuncaklarını topladı ve onları bir kutuya koydu.

- Tom picked up his toys and put them in a box.
- Tom picked his toys up and put them in a box.

Tüm parasını bir kutuya koyup yatağının altına sakladı.

He put all his money in a box and hid it under his bed.

- Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya konur.
- Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya atılır.

At the end of the game, the king and the pawn go back in the same box.

Tom karton kutuya uzandı ve bir fotoğraf albümü çıkardı.

Tom reached into the cardboard box and pulled out a photo album.

Oyuncaklarını kutuya geri koy ve sonra kutuyu rafa koy.

Put your toys back into the box and then put the box on the shelf.

Tom parasını kutuya koydu ve sonra kutuyu çekmeceye koydu.

Tom put his money in the box, and then put the box in the drawer.

Tom çaldığıı parayı, dolabının arkasına sakladığı bir kutuya koydu.

Tom put the money he stole in a box that he hid in the back of his closet.

Tom tost makinesinin fişini çekti ve onu bir kutuya koydu.

Tom unplugged the toaster and put it in a box.

Tom bütün parasını bir kutuya koydu ve onu yatağının altına sakladı.

Tom put all his money in a box and hid it under his bed.

Oğlan bir avuç yer fıstığı topladı ve onları küçük bir kutuya koydu.

The boy gathered a handful of peanuts and put them in a small box.

- Tom her şeyi bir kutunun içerisine koydu.
- Tom her şeyi bir kutuya koydu.

Tom put everything in a box.

- Bu kutu sana lazım mı?
- Bu kutuya ihtiyacın var mı?
- Bu kutu sana gerekiyor mu?

Do you need this box?