Translation of "Koydu" in Chinese

0.006 sec.

Examples of using "Koydu" in a sentence and their chinese translations:

Arabasını garaja koydu.

她倒車進車庫。

Mary sepeti masaya koydu.

瑪麗把籃子放在桌子上了。

Kirli tabakları lavaboya koydu.

她把脏盘子放进水池里。

Jim anahtarı kilide koydu.

吉姆將鑰匙插入門鎖。

O, çantasını masaya koydu.

他把包放在桌上。

O, kitabı rafa koydu.

他把书放在了书架上。

Tom gazeteyi masaya koydu.

汤姆把报纸放在桌上。

O, başını yastığa koydu.

他把頭放在枕頭上。

Omuzuna hafifçe elini koydu.

他把他的手溫柔地放在她的肩上。

Tom anahtarlarını cebine koydu.

湯姆把他的鈅匙放在他的口袋裡。

Tom cüzdanını masaya koydu.

汤姆把钱包放在了桌子上。

O, kalemini sıraya koydu.

他把铅笔放在了桌子上。

O, anahtarı cebine koydu.

她把鑰匙放在她的口袋裡。

O ellerini ceplerine koydu.

他把手插進口袋裡。

O, dergisini masaya koydu.

她把雜誌放在桌上。

Tom vazoyu masaya koydu.

湯姆把花瓶放在桌上。

Tom parasını kasaya koydu.

汤姆把他的钱放在保险柜里。

O, kitapları kitaplığa karmakarışık koydu.

他胡亂把書本放在架上。

Tom yumurtasına biraz tuz koydu.

湯姆在他的蛋上撒鹽。

O, kitabı masanın üstüne koydu.

他把书放在了桌上。

Tom cüzdanını masanın üstüne koydu.

汤姆把钱包放在了桌子上。

O çarşafları yatağın üzerine koydu.

她在她的床上鋪了床單。

Tom boya fırçasını yere koydu.

湯姆放下了他的畫筆。

Tom elini mikrofonun üzerine koydu.

汤姆把手放在麦克风上。

Mary vazoya bazı çiçekler koydu.

玛丽把一些花放进了花瓶。

O onu enayi yerine koydu.

她愚弄了他。

O, temiz çarşafları yatağın üstüne koydu.

她把乾淨的床單鋪在床上。

O, bahçedeki bütün çiçeklere isim koydu.

她给花园里的花都起了名字。

O, elini hafifçe onun omzuna koydu.

他把他的手溫柔地放在她的肩上。

Her zamanki gibi anahtarı masaya koydu.

他跟平时一样把钥匙放在书桌上。

Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu.

汤姆给车盖上套。

Tom tostuna bir sürü bal koydu.

- 汤姆往他的面包片上放了许多蜂蜜。
- 汤姆往他的吐司上放了许多蜂蜜。

Tom kendisine bir kadeh daha şarap koydu.

汤姆又给自己倒了一杯酒。

Tom Mary'nin masasına bir yığın mektup koydu.

汤姆把一叠信放在玛丽桌上。

Tom saatini çıkardı ve masanın üzerine koydu.

汤姆脱了他的手表且放在桌子上。

O havluları katladı ve onları dolaptaki yerine koydu.

她把毛巾折叠好再放入柜子里。

Tom mutfağa girip kendine bir fincan kahve koydu.

汤姆进了厨房,给自己倒了杯咖啡。

Tom, Mary'nin masasının üstüne bir yığın mektup koydu.

汤姆把一叠信放在玛丽桌上。

Tom yanındaki yolcu koltuğuna büyük bir piknik sepeti koydu.

汤姆把那个大野餐篮子放在他旁边的乘客座位上。

Oğlan bir avuç yer fıstığı topladı ve onları küçük bir kutuya koydu.

男孩收集了一把花生,然後把它們放到了一個小箱子裏。