Translation of "Koydu" in Dutch

0.005 sec.

Examples of using "Koydu" in a sentence and their dutch translations:

Başını yastığa koydu.

Ze legde haar hoofd op het kussen.

Elini omzuma koydu.

Hij legde zijn hand op mijn schouder.

Şemsiyemi nereye koydu?

Waar heeft ze mijn paraplu neergelegd?

- Tom çantaya ne koydu?
- Tom torbaya ne koydu?

Wat stopte Thomas in de zak?

O, başını yastığa koydu.

Hij legde zijn hoofd op het kussen.

Mary sepeti masaya koydu.

Maria zette de mand op de tafel.

Kirli tabakları lavaboya koydu.

Zij zette de vuile borden in de gootsteen.

Ben ellerini ceplerine koydu.

Ben stak zijn handen in zijn broekzakken.

O kahvesine süt koydu.

Hij deed melk in zijn koffie.

O, kitabı rafa koydu.

Hij plaatste het boek op de plank.

Omuzuna hafifçe elini koydu.

Teder legde hij zijn hand op haar schouder.

Tom telefonunu cebine koydu.

Tom deed zijn telefoon in zijn zak.

Tom mızıkasını cebine koydu.

Tom stopte zijn mondharmonica in zijn zak.

Tom parayı bankaya koydu.

Tom bracht het geld naar de bank.

Çocuk elini cebine koydu.

De jongen stopte zijn hand in zijn zak.

Tom klasörü masaya koydu.

Tom legde de map op de tafel.

Tom haritayı masaya koydu.

Tom legde de map op de tafel.

Ellerini onun omuzlarına koydu.

Ze legde haar handen op zijn schouders.

Tom termometreyi ağzına koydu.

Tom stopte de thermometer in zijn mond.

Tom isimlerimizi listeye koydu.

- Tom heeft onze namen op de lijst gezet.
- Tom zette onze namen op de lijst.

Tom vazoyu masaya koydu.

Tom zette de vaas op tafel.

Tom kutuyu masaya koydu.

Tom plaatste de doos op de tafel.

Tom çantaya ne koydu?

Wat stopte Thomas in de zak?

- O, elini hafifçe onun omzuna koydu.
- Omuzuna hafifçe elini koydu.

Teder legde hij zijn hand op haar schouder.

O, kitabı masanın üstüne koydu.

Hij legde het boek op tafel.

O, kolunu onun etrafına koydu.

Hij omhelsde haar.

Mary çantasını mutfak masasına koydu.

Maria zette haar handtas op de keukentafel.

Tom paspası kapının arkasına koydu.

Tom zette de dweil achter de deur.

Tom tüm parasını kasaya koydu.

Tom deed al zijn geld in de kluis.

O, kolunu benim belime koydu.

Hij deed zijn armen om mijn middel.

Annem temiz çarşafları yatağıma koydu.

Mijn moeder heeft schone lakens op mijn bed gedaan.

O onu enayi yerine koydu.

- Ze heeft hem voor de gek gehouden.
- Ze hield hem voor de gek.

Mary saçına bir çiçek koydu.

Maria stopte een bloem in haar haar.

- Tom her şeyi bir kutunun içerisine koydu.
- Tom her şeyi bir kutuya koydu.

- Tom stopte alles in een doos.
- Tom heeft alles in een doos gestopt.

O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

Hij heeft een hoes over zijn auto gedaan.

O evlenme niyetini açıkça ortaya koydu.

Hij maakte zijn bedoeling duidelijk.

Çayına süt koydu ve onu karıştırdı.

Hij schonk melk in zijn thee en roerde hem.

O, elini hafifçe onun omzuna koydu.

Teder legde hij zijn hand op haar schouder.

Tom saatini çıkardı onu masaya koydu.

Tom deed zijn horloge af en legde het op tafel.

Tom bardağa biraz elma suyu koydu.

Tom schonk wat appelsap in een glas.

Tom kahveme çok fazla şeker koydu.

Tom heeft te veel suiker in mijn koffie gestopt.

Tom Mary'nin önüne bir küllük koydu.

Tom zette de asbak voor Maria.

Biri onun içkisine bir şey koydu.

Iemand heeft iets in haar drankje gedaan.

Tom Mary'nin kesiğine bir bandaj koydu.

Tom deed een pleister op Mary's snee.

Tom, hediyeleri Noel ağacının altına koydu.

Tom heeft de cadeaus onder de kerstboom gelegd.

Tom Noel ağacının altına hediyeler koydu.

Tom heeft wat cadeautjes onder de kerstboom gelegd.

Hızla düzen koydu, tersine çevirdi ve saldırdı.

Hij legde snel een bevel op, draaide het om en viel aan.

Tom bir kenara bir sürü para koydu.

Tom heeft veel geld opzij gezet.

Tom anahtarlarını aldı ve onları cebine koydu.

Tom pakte zijn sleutels en stopte deze in zijn zak.

Tom Noel ağacının üzerine bir yıldız koydu.

Tom heeft een ster op de kerstboom gezet.

Tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.

- Tom spoelde de borden af en zette ze in de vaatwasser.
- Tom heeft de borden afgespoeld en in de vaatwasser gezet.

Oradan Arica'ya gitti. Burada 40 kalıp gümüşe el koydu.

Dan Arica, waar hij 40 staven zilver stal.

- Yanlışlıkla kahve fincanına tuz koydu.
- Kahve fincanına kazara tuz attı.

Hij deed per ongeluk zout in zijn kopje koffie.

Tom jambonun bir kısmını yedi, ve sonra geriye kalanını buzdolabına koydu.

Tom at een deel van de ham en legde toen de rest in de koelkast.

"Esperanto: Avrupa veya Asya dili" denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.

In zijn essay "Esperanto: een Europese of een Aziatische taal" toonde Claude Piron de gelijkenis aan tussen het Esperanto en het Chinees, en ontkrachtte zo het denkbeeld dat het Esperanto enkel een op Europa gerichte taal zou zijn.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.

De verschillende vormen van aanbidding die in de Romeinse wereld heersten, werden door het volk gezien als even waar; door de filosoof als even onwaar; en door de magistraat als even nuttig. En zo leidde de tolerantie niet alleen tot wederzijdse toegeeflijkheid, maar zelfs tot religieuze eensgezindheid.