Translation of "Işe" in Korean

0.013 sec.

Examples of using "Işe" in a sentence and their korean translations:

Işe yaramıyor.

소용이 없기 때문입니다.

Bu soru işe yaramadığında bile işe yarıyor.

심지어 질문이 제대로 듣지 않을 때도 효과는 있더라구요.

Bu işe yaradı.

효과가 있었습니다.

Tıkıştırmak işe yaramayacak.

억지로 구겨 넣어 버리는 것은 도움이 되지 않습니다.

Ve işe yaradı.

이는 효과 있었습니다

Ve bu işe yaramıyor.

효과를 보지 못하고 있죠.

Bunlar işe yarar şeyler.

그게 좋은 접근 방법입니다.

Şuna bakın! İşe yaradı.

보세요! 나왔습니다

Ve ikinci davranış işe,

두번째로 보여드릴 행동은

Ve biliyor musunuz işe yaradı.

하지만, 여러분도 아실 수 있듯, 어머니의 계획은 이루어졌죠.

Muhtemelen bu işe hiç başlamazdık.

시작 조차 하지 않았을지도 모릅니다.

Ama bir şekilde işe yaradı.

하지만 어떻게든 성공해냈죠.

Ama en azından işe yarıyor.

하지만 효과가 있습니다

Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

시체는 생존에 유용한 자원입니다

Pekâlâ, başlıyoruz. Bu işe yaradı!

좋아요, 갑니다 성공입니다!

Bu işe yaramıyor. Hâlâ üşüyorum.

안 통합니다 아직도 추워요

Ta ki işe yaramayana kadar,

그러지 못하게 되기 전까지는요.

Ve bunun işe yaradığını hissetmiyorum.

제 기능은 못하는 것 같네요.

Bir daha asla işe gitmeyecek.

일하러 가지 않는 상상이죠.

Konu şu ki işe yarıyor.

그리고 이것은 충분히 가능한 일입니다.

Nasıl yani? İşe yarar mı?

네? 어떻게 가능하냐고요?

On siyahi profesör işe alınacak,

흑인 교수는 10명 채용과

Herkes "Bu işe yaramaz." dedi,

모든 이들이, "그렇게는 안될걸." 이라며 비아냥댔죠.

Ve evrimsel açıdan çok işe yaradı.

진화적인 관점에서 보자면 도움이 되죠.

Hayır, senelerdir kıdemli birini işe almadık.

아니요. 회사는 수년 넘게 고위직을 고용하지도 않았어요.

Ve bu gerçekten çok işe yaradı.

이 방법은 정말 효과가 탁월했다고 합니다.

Gayet iyi bir şekilde işe yarıyor.

이 방법이 잘 통하네요

Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.

잘 뛰어내렸어요 수심이 충분했습니다

Burada da aynı şey işe yarayacak.

여기서도 똑같은 원리죠

Bağışıklık tedavisi ilaçları işe yarıyor gibi.

면역요법 약이 잘 듣고 있는 것 같아요.

Her seferinde işe yarıyor, değil mi?

참 잘 먹히네요. 그렇지 않나요?

İşe yarıyor, buna "buharlaşma serinlemesi" deniyor.

'증발 냉각'이라는 원리인데요

Saygı olmadan diğer ilkeler işe yaramaz.

이게 없으면 다른 어느 원칙도 작동할 수 없죠.

İnsanlardan sadece işe gelip çalışmalarını istemek

직원들을 그냥 일터로 오게 해서 일을 하도록 하는 것은

Ancak uzun vadede her zaman işe yaramaz.

하지만 길게 보면 약이 항상 효과있는 것은 아닙니다.

Bu numarayı neden işe yaramaz bulduğumu açıklayayım.

제 생각을 말씀 드릴게요, 왜 이게 바보 같은 마술인지.

Başka insanların çocuklarının eğitimini önemsemekle işe başlayabiliriz.

먼저 다른 사람들의 자녀 교육에도 관심을 가져야 합니다.

Herkes gibi ben de bu işe başladığımda

다른 사람들과 마찬가지로 저도 처음 이 일을 시작할때

Ve gerçekten işe yarayacak çözümler üretmemiz demek,

실용적인 해결책을 구할 수 있을 겁니다.

İşe yararsa onu bunun içine sokmaya çalışacağız.

타란툴라가 나오면 이 통에 넣을 겁니다

Fakat işe doğru şeye odaklanarak başlamamız lazım.

단, 초점을 제대로 잡고 시작해야 해요.

Ve işe yaramadı çünkü çok az sattı.

규모가 너무 작아서 잘 되진 않았어요.

Paranın bulabileceği en iyi beyinleri işe aldı.

그는 돈으로 살 수 있는 최고의 사람들을 고용했고

Borç tahsilatı çalışmalarına öncülük etmesi için işe aldım.

빚을 줄이도록 노력했죠.

Tamam, önce bunu ayarlayıp sonra da işe koyulacağız.

자, 준비한 다음 내려가 봅시다

Yavaşça ve sessiz! Leşler hayatta kalmakta işe yarar.

조용히! 시체는 생존에 유용한 자원입니다

Tamam, bakalım yaptığımız akrep tuzağı işe yaradı mı?

자, 어디 봅시다 당신이 바라신 대로 전갈 덫이 성공했는지 말이에요

Tamam, bakalım kurduğumuz akrep tuzağı işe yaramış mı?

자, 어디 봅시다 당신이 바라신 대로 전갈 덫이 성공했는지 말이에요

Ve gerçekten de bu yıllarca çok işe yaradı.

몇 년 동안이나 잘 지내왔습니다.

Fakat bu çita çetesi işe daha yeni koyuluyor.

‎이 치타 무리는 ‎이제 활동을 개시합니다

Ve Doug ilk gün işe giderken, ana merkezin

그리고 제 친구 더그가 출근한 첫 날에

Yapmak üzere işe koyuldukları şey, şirketlere şunu söylemek:

그들이 진행하는 방식은 기업들에게

Ama bu yalnızca, hepimiz ciddiye alırsa işe yarar.

그러나 그것은 우리 각자가 그것을 복용하는 경우에만 작동합니다 진지하게.

Hedef sadece iş arayan insanları işe almak değil,

목표는 그저 직장이 필요한 사람들을 고용하는 것이 아니라

İşe yaramaz bir gösteri çünkü özünde bu bir bulmaca.

바보스러운 마술인 이유는 그 핵심 때문이거든요. 이건 단순한 퍼즐이예요.

Su buz gibi! Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.

물이 얼음장 같아요 잘 뛰어내렸어요 수심이 충분했습니다

Gece gündüz. Tatillerde. Fabrikayı işe yarar hale getirmek için

밤낮없이 일하고 휴일도 없었죠.

Tek başına diyetin işe yaramadığı binlerce başka hikâye olabilir

아마 식이요법이 실패로 돌아간 수 천 가지의 이야기가 있을 겁니다.

Daha da önemlisi işe yarayan şeyi bulabilecekleri bir platform.

무엇보다 중요한 것은 효과를 볼 수 있는 방안입니다.

İşe yarayıp yaramadıklarını görmek için geniş yelpazede teklif edilen

저는 광범위한 지구 온난화 방지 대책 중에

İlk yaptığım iş eski 55 çalışandan dördünü işe almak oldu.

일단 원래 있던 55명의 노동자 중 4명을 일터로 복귀시켰어요.

İşe atla gitmek veya çevirmeli telefon kullanmak gibi bir şey olur.

"그건 마치 일하러 갈때 말을 타고 가는 것이나 다이얼 전화기를 쓰는 것과 같아."

Bu çok uzun süre işe yaramayacaktır ama biraz olsun yardımcı olacaktır.

아주 오래가진 않겠지만 조금은 도움이 되겠죠

İşe aldığımız her kişiye karşılık 10 kişi için iş imkânı ortaya çıkacak.

우리가 한 명을 고용할 때마다 이 지역에 직장이 10개씩 더 생길 거야.

Ama işe yaraması için yüksek bir alkol seviyesinde bir konstantrasyona ihtiyacınız var.

충분한 효과를 얻기 위해서는 높은 농도의 알코올이 필요합니다.

Bu tür bir şey işe yarayabilir. Güzel ve üzeri kapalı doğal bir sığınak.

자, 이런 건 쓸 만합니다 자연적인 돌출부 아래는 좋은 피난처가 됩니다

Güney Kore'de SAMSUNG tarafından işe alınmış 100,000 kişiden birinin hayatını hayal edin. Sabah

한국의 삼성에 고용된 10만명의 워커 중 한 명의 삶을 상상해보자고.

İşsizlik çok yüksek, çok yozlaşmış ve hükumetin bir işe yaramadığı bir ülke olarak görülüyordu

정부가 기능하지 못해 매우 부패한 나라가 되었습니다