Translation of "Hayvanları" in English

0.019 sec.

Examples of using "Hayvanları" in a sentence and their english translations:

Hayvanları besleme.

- Don't feed the animals.
- Do not feed the animals.

Hayvanları çiziyoruz.

We are drawing animals.

Hayvanları severim.

I love animals.

- O hayvanları sever.
- O, hayvanları sever.

- He loves animals.
- He likes animals.

- Hayvanları kafeslerinden sal.
- Hayvanları kafeslerinden azat et.

Release the animals from the cages.

Peki, hayvanları düşünelim,

Well, if you think about animals,

O, hayvanları sever.

- He loves animals.
- He likes animals.

Hayvanları kafese koyun.

Put the animals into the cage.

Lütfen hayvanları besleme.

- Please don't feed the animals.
- Please do not feed the animals.

Ziyaretçiler hayvanları besleyemez.

Visitors may not feed the animals.

O hayvanları sever.

He loves animals.

Hayvanları öldürmekten korktum.

I'm scared of killing animals.

Vahşi hayvanları beslemeyin.

Don't feed wild animals.

Tom hayvanları sevdi.

Tom loved animals.

Ben hayvanları sevmem.

I don't like animals.

Tom hayvanları seviyor.

Tom likes animals.

Hayvanları sever misin?

Do you like animals?

Lütfen hayvanları beslemeyin.

- Please don't feed the animals.
- Please do not feed the animals.

Tom hayvanları sever.

Tom loves animals.

Çocuklarım hayvanları sever.

My kids love animals.

Mary hayvanları sever.

Mary loves animals.

Hayvanları sevdiğini söyledi.

She said that she loved animals.

- Tom hayvanları çok sever.
- Tom hayvanları çok seviyor.

Tom really loves animals.

Tanıdığım herkes hayvanları seviyordu

Like, everyone I knew loved animals,

En küçük hayvanları bile.

even the tiniest little animals.

Evcil hayvanları şımartmamamız gerekiyor.

We're not supposed to indulge pets.

Kediler hariç, hayvanları severim.

Apart from cats, I like animals.

Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?

How will you sort the animals?

O, hayvanları çok seviyor.

She adores animals.

O hayvanları çok sever.

He loves animals a lot.

Hayvanları karşı acımasız olmamalısın.

You ought not to be cruel to animals.

İnsanlar hayvanları istismar etmemeli.

People shouldn't abuse animals.

Ben kümes hayvanları yemem.

I don't eat poultry.

Ev hayvanları burada yasak.

Pets aren't allowed here.

O gerçekten hayvanları sever.

She really does like animals.

Biri hayvanları istismar etmemelidir.

One must not abuse animals.

Resimlerdeki hayvanları tanımlayabilir misin?

Can you identify the animals in the pictures?

Sami evcil hayvanları sever.

Sami loves pets.

Tom hayvanları izlemeyi sever.

Tom loves watching animals.

- Bu işaret "Hayvanları beslemeyin." diyor.
- Bu işaret diyor ki: "Hayvanları beslemeyin!"

- This sign says "do not feed the animals."
- This sign says: "Don't feed the animals!"

Karnizm, çiftlik hayvanları ile ilgili

And carnism uses a set of defenses

Hayvanat bahçesindeki hayvanları bile sattılar.

they even sold off the animals in the zoo.

Aslanlar diğer hayvanları yiyerek yaşarlar.

Lions live on other animals.

Mike hayvanları çok fazla severdi.

Mike liked animals very much.

O, hayvanları seviyor, biliyor musun?

She likes animals, you know?

Çimde yatan vahşi hayvanları görebiliriz.

We can see wild animals lying in the grass.

Atlar hariç tüm hayvanları sever.

He likes all animals except horses.

Onların doğal yırtıcı hayvanları yok.

They have no natural predators.

Onun görevi ölü hayvanları gömmektir.

Their job is to bury dead animals.

Bu işaret "Hayvanları beslemeyin." diyor.

This sign says "do not feed the animals."

Benim çocuklarım hayvanları gerçekten seviyor.

My children really like animals.

Zalimce davranılan hayvanları görmek istemiyorum.

I don't like to see animals cruelly treated.

Yeğenim hayvanat bahçesindeki hayvanları izledi.

My nephew watched the animals in the zoo.

Bizim çocuklar gerçekten hayvanları sever.

Our children really like animals.

Bu hayvanları kafesten serbest bırakmalısın.

You should free those animals from the cage.

Hayvanları acı çekerken görmeye dayanamıyorum.

- I can't bear to see animals suffering.
- I can't bear to see animals suffer.

İnsanlara öğretmek için hayvanları kullanırım.

I use animals to instruct people.

Ben hayvanları özellikle kedileri severim.

I love animals especially cats.

- Vahşi hayvanları görmek için Afrika'ya gitti.
- Yabani hayvanları görmek için Afrika'ya gitti.

He went to Africa to see wild animals.

Tam bir banliyö çocuğuydum, hayvanları seviyordum

But I was a suburban boy, I loved animals,

Bu gibi ailelere, hayvanları barınaklara götürüp

I advise those families to take their pet to the shelter

Yavaş yavaş tüm hayvanları önemsemeye başlıyorsun.

You slowly start to care about all the animals,

Hayvanları yakalamak için, onlar bola kullanırdı.

In order to catch animals, they used the bola.

Hayvanları severim. İki tane köpeğim var.

I love animals. I have two dogs.

Bu işaret diyor ki: "Hayvanları beslemeyin!"

This sign says: "Don't feed the animals!"

Istakozlar bir deniz hayvanları sınıfına aittir.

Lobsters belong to a class of marine animals.

O, garip hayvanları sever, örneğin yılanlar.

He likes strange animals, such as snakes.

O hayvanları insanlardan daha çok sever.

He likes animals more than people.

Hayvanları seviyorum. Mesela kedi ve köpekleri.

I like animals, for example, cats and dogs.

Hayvanat bahçesindeki hayvanları görmek ister misiniz?

Do you like to see animals at the zoo?

Ben her tür evcil hayvanları severim.

I love pets of all kinds.

O yılanlar gibi garip hayvanları seviyor.

- He likes strange animals, such as snakes.
- He likes strange animals, like snakes.

O, yılanlar gibi, garip hayvanları seviyor.

She likes strange animals, like snakes.

Canlı olarak yenilen hayvanları görmekten hoşlanmıyorum.

- I don't like seeing animals get eaten alive.
- I do not like seeing animals get eaten alive.

- Hayvanları kişileştirme!
- Hayvanlara insan muamelesi yapma!

Don't personify animals!

- O, garip hayvanları sever, örneğin yılanlar.
- O acayip hayvanları sever, örnek olarak yılan gibi.

He likes strange animals, things like snakes, for example.

- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Some people keep rare animals as pets.

- Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
- Bazı insanlar egzotik hayvanları evcil hayvan olarak beslerler.
- Kimileri egzotik hayvanları evcil hayvan olarak besler.
- Kimi insanlar acayip hayvanları evcil hayvan edinirler.

Some people keep rare animals as pets.

Yılanların, küçük hayvanları ve kuşları büyülediği söylenir.

Snakes are said to mesmerize small animals and birds.

O, örneğin yılanlar gibi garip hayvanları seviyor.

He likes strange animals such as snakes, for example.

Mary hayvanları sevdiği için veteriner olmak istiyor.

Mary wants to become a vet because she loves animals.

Hayvanları korumak için gerekli birkaç yasa vardır.

There are a number of laws necessary for the protection of animals.

Çiftlik hayvanları uzaklara götürüldü ya da öldürüldü.

Farm animals were taken away or killed.

Çadırın içine yiyecek getirmeyin. Bu, hayvanları çekecektir.

Don't bring food inside the tent. It will attract animals.

Ey insanlar, hayvanları öldürmeye bir son verin.

Stop killing animals, people.

Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.

I've spent many happy hours mesmerized by moving sloths.

Vahşi hayvanları evcil hayvanlar olarak tutmak yasal değil.

- It's not legal to keep wild animals as pets.
- It isn't legal to keep wild animals as pets.

Nuh peygamber hayvanları birbirlerini yemekten nasıl uzak tuttu?

How did Noah keep the animals from eating each other?

Pekâlâ, bu küçük hayvanları yakalamak için tasarlanmış bir tuzak.

Okay, so this is one of those traps that's designed to catch small animals.

Turistler hayvanları korkuturlar ve onların doğal aktivite yapılarını bozarlar.

The tourists scare away the animals and disrupt their natural activity patterns.

Hayvanat bahçesine gelen ziyaretçilere hayvanları beslemek için izin verilmez.

Visitors to the zoo are not allowed to feed the animals.