Translation of "Kase" in English

Metal kase pahalıdır.

The metal bowl is expensive.

Kağıt kase ucuzdur.

The paper bowl is cheap.

Kaç kase pilav yedin?

How many bowls of rice did you eat?

Kase mükemmel bir şekilde yuvarlaktı.

The bowl was perfectly round.

Cam kase minik parçalara ayrıldı.

The glass bowl broke into tiny fragments.

Kase çok çeşitli şeker içeriyor.

The bowl contains many kinds of candy.

Tom bir kase yabanmersini yedi.

Tom ate a bowl of huckleberries.

Her sabah bir kase tahıl yerim.

I have a bowl of cereal every morning.

Bir kase pirinç yaklaşık 180 gramdır.

- A bowl of rice is about 180 grams.
- A bowl of rice weighs about 180 grams.

Tom bir kase meyve taslağı çiziyor.

Tom is sketching a bowl of fruit.

Tom bir kase çabuk hazırlanan erişte yedi.

Tom ate a bowl of instant noodles.

Bir kase meyvenin dışında mutfak masası bomboştu.

The kitchen table was bare except for a bowl of fruit.

Ben bir kase ve bir kaşık kullanıyorum.

I'm using a bowl and a spoon.

Tom bir kase deniz tarağı çorbası yedi.

Tom ate a bowl of clam chowder.

Dün büyük bir kase bezelye çorbası yedim.

I ate a large bowl of pea soup yesterday.

Bunu yapmak için iki kase una ihtiyacın var.

You need two bowls of flour to make this.

Bıyıksız bir öpücük bir kase tuzsuz çorba gibidir.

A kiss without a mustache is like a bowl of soup with no salt.

Genellikle kahvaltı için bir kase yulaf ezmesi yiyorum.

I usually eat a bowl of oatmeal for breakfast.

Tom genellikle kahvaltı için bir kase mısır gevreği yer.

Tom usually eats a bowl of cereal for breakfast.

Onlar 2000 yıl öncesinden kalma antika bir kase buldular.

They found an ancient bowl from 2,000 years ago.

Kahvaltıda 3 kase mısır gevreği yememe rağmen hala açım.

- Although I ate 3 bowls of cereal for breakfast, I am still hungry.
- Even though I ate three bowls of cereal for breakfast, I'm still hungry.

Tom her gün en az üç kase pirinç pilavı yer.

Tom eats at least three bowls of rice every day.

Geçen gece iki yeşil elma ve bir kase yeşil üzüm yedim.

I ate two green apples and a bowl of green grapes last night.

Ben küçükken, anneannem özellikle kirpi için küçük bir kase süt koyardı.

When I was little, my grandmother would put out a small bowl of milk specifically for hedgehogs.

Tom tahıl bulamacı kutusunu dolaptan çıkardı ve kendisine bir kase dolusu koydu.

Tom got a box of cereal out of the cupboard and poured himself a bowlful.