Translation of "Cam" in English

0.156 sec.

Examples of using "Cam" in a sentence and their english translations:

Cam kırılabilir.

Glass is breakable.

Cam kolayca kırılır.

Glass breaks easily.

Ben cam kestim.

I cut glass.

Ben cam kesiyorum.

- I cut glass.
- I'm cutting glass.

Cam parçalara bölündü.

The glass broke to pieces.

Cam kumdan yapılır.

Glass is made from sand.

Cam sileceklerini açmalısın.

You should turn on the windshield wipers?

- Cam önemli bir malzemedir.
- Cam önemli bir maddedir.

Glass is an important material.

cam kulesinde bir yerde,

in a tower or somewhere,

Deniz cam kadar pürüzsüzdü.

The sea was as smooth as glass.

Kırık cam tahta kaplandı.

The broken window was boarded up.

Cam vazolardan birini aldı.

She picked up one of the glass vases.

Cam kim tarafından kırıldı?

By whom was the window broken?

Mutluluk cam gibidir: kırılgandır.

Happiness is like glass: it is fragile.

Tom cam kapıdan bakıyor.

Tom is looking through the glass door.

Bu bir cam mozaik.

This is a glass mosaic.

Süt cam şişelerde satılırdı.

Milk used to be sold in glass bottles.

Cam biri tarafından kırıldı.

The glass was broken by someone.

Cam sileceklerimi değiştirtmek zorundayım.

I have to get my windshield wipers replaced.

- Bardak kırıldı.
- Cam kırıldı.

The glass got broken.

Yerde kırık cam vardı.

There was broken glass on the floor.

Tom cam açık uyudu.

Tom slept with the window open.

Tom üç cam kırdı.

Tom broke three windows.

Bu cam kirli mi?

Is this glass dirty?

Tom bir cam eriticidir.

Tom is a glass melter.

Cam kenarı koltuk istiyorum.

I want a window seat.

Sami cam kenarında oturuyordu.

Sami was sitting in the window seat.

Ön cam mükemmel görünüyor.

The windshield looks perfect.

Ön cam hala kuruyor.

The windshield is still drying.

Ön cam tamamen kuru.

The windshield is all dry.

Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?

Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?

Cam üfleme teknikleri icat edildiğinde cam Roma döneminde önemli ölçüde gelişti.

Glass developed dramatically in the Roman era when glass blowing techniques were invented.

cam kırıkları hâlinde parçalandığını hatırlıyorum.

broke into pieces of glass.

Cam tavan bir kez kırıldığında

Once the glass ceiling has been broken,

O cam bölmeyi kim kırdı?

Who broke that pane of glass?

Cam şişeler artık çok kullanılmaz.

Glass bottles aren't used much anymore.

Tom cam kırıklarının üzerine bastı.

Tom stepped on some broken glass.

Tom sınıfta bir cam kırdı.

Tom broke a window in the classroom.

Her yerde kırık cam vardı.

There was broken glass everywhere.

Her yerde parçalanmış cam vardı.

There was shattered glass everywhere.

Yerde kırık cam parçaları vardı.

There were bits of broken glass on the floor.

Ben cam bir vazo aldım.

I bought a glass vase.

Kırık cam parçaları güneşte parlıyordu.

The pieces of broken glass glittered in the sun.

Süt cam şişeler içinde satılıyordu.

Milk was sold in glass bottles.

Bahçede cam bir heykel var.

There is a glass sculpture in the garden.

Duvarın üstünde kırık cam vardı.

There was broken glass on top of the wall.

Cam kase minik parçalara ayrıldı.

The glass bowl broke into tiny fragments.

Cam sileceklerini ne sıklıkta değiştiriyorsun?

How often do you change your windshield wipers?

Cam sileceklerin ne kadar yeni?

How new are your windshield wipers?

Tom cam pencereye doğru yürüdü.

Tom walked right into the glass window.

- Şerefe.
- Cam cama, can cana.

- Cheers!
- Toast!

Ön cam şu an temiz.

The windshield is clean now.

Ciğerlerimde cam kırıkları varmış gibi hissediyorum

I feel like I have broken glass in my lungs

- Cam dokunmayın.
- Cama dokunma.
- Bardağa dokunma.

Don't touch the glass.

Tom, kırılmış cam parçalarını yerden aldı.

Tom picked up the broken pieces of glass off the floor.

Zeminde her yerde kırık cam vardı.

There was broken glass all over the floor.

- Bir cam kırıktı.
- Bir pencere kırıktı.

A window was broken.

Bir cam parçasıyla sağ elimi kestim.

I cut my right hand on a piece of glass.

Cam basınç altında kırılma yeteneğine sahiptir.

Glass has the ability to be broken under pressure.

Cam evlerde yaşayan insanlar taş fırlatmalılar.

People who live in glass houses shouldn't throw stones.

Mataralar cam veya plastikten mi yapılmış?

Are the flasks made of glass or plastic?

Tom dizlerini cam sehpa üzerine çarptı.

Tom banged his knees on the glass coffee table.

Henüz yeni cam sileceklerine ihtiyacım yok.

I don't need new windshield wipers yet.

Bu ön cam çatlağı düzeltilebilir mi?

Can this windshield crack be fixed?

Kırık bir cam parçasıyla kolunu kestikten sonra

After cutting her arm with a broken glass,

Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda.

Broken glass lay scattered all over the road.

Cam, saydam ve çok kırılgan bir maddedir.

Glass is a transparent and easily breakable material.

Bir şey göremiyorum. Ön cam çok kirli.

I can't see anything. The windshield is very dirty.

Rafta bir sürü boş cam kavanoz var.

There are a lot of empty glass jars on the shelf.

- Kırık cam üstüne basmayın.
- Kırık cama basma.

Don't step on the broken glass.

Kızım bir cam parçası ile damarlarını kesti.

My daughter cut her veins with a piece of glass.

Amcamın cam gözü ve tahta bacağı vardır.

My uncle has a glass eye and a wooden leg.

Camımdaki karı temizlemek için cam sileceğimi kullandım.

I used my windshield wiper to clean the snow on my window.

Kurşun geçirmez cam zaten birçok hayatı kurtardı.

Bulletproof glass has already saved many lives.

Tom bir cam parçası ile parmağını kesti.

Tom cut his finger on a piece of glass.

Kağıt, cam ve plastik geri dönüştürülebilir malzemelerdir.

Paper, glass and plastic are recyclable materials.

Yanni'nin ön cam çiziklerini tamir etmesi gerekiyor.

Yanni needs to fix these windshield chips.

Yanni, ön cam çatlağını çok çabuk düzeltti.

Yanni fixed the windshield crack very quickly.

Prompter şu bir cam düşünün camda yazı akıyor

prompter think of a glass text is flowing on the glass

Tahta bacaklı ve cam gözlü bir anne geliyor.

- A wooden-legged, glass-eyed mother is coming.
- A mother with a wooden leg and glass eye is coming.

- O bir cam kırdı.
- O bir bardak kırdı.

She broke a glass.

Tom diz çöktü ve kırık cam parçalarını aldı.

Tom knelt down and picked up the pieces of the broken glass.

- Bu pencere kurşun geçirmez.
- Bu cam kurşun geçirmez.

This window is bulletproof.

Tüm polis arabaları kurşun geçirmez cam ile donatılmış.

All the police cars were equipped with bulletproof glass.

Camın içine sıcak su dökmeyin yoksa cam çatlar.

Don't pour hot water into the glass or it will crack.

Kâğıt, karton, cam ve bahçe artıkları ayrı alınır.

Paper, cardboard, glas and garden waste are picked up separately.

- Tom cam kenarında oturuyordu.
- Tom pencerenin yanında oturuyordu.

Tom was sitting near the window.

"Bu ön cam çiziklerini tamir edilebilir mi?" "Elbette."

"Can these windshield chips be repaired?" "Sure."

Ve böylece zehir, yılanın dişlerinden bu cam kavanoza akar.

and then the venom drips down the fangs into the glass jar.

Tom'un sağ elinin arkası bir cam kıymığı tarafından yaralandı.

The back of Tom's right hand was injured by a splinter of glass.

Tom cam vazolardan birini aldı ve onu Mary'ye fırlattı.

Tom picked up one of the glass vases and threw it at Mary.

Hemşire hastaya portakal suyunu bir cam tüp vasıtasıyla verdi.

The nurse gave the patient his orange juice through a glass tube.