Translation of "Pilav" in English

Pilav tatsız.

The rice is tasteless.

Pilav nefis.

The rice is yummy.

Pilav yemedim.

I didn't eat rice.

O pilav yaptı.

She made rice.

Biz pilav yeriz.

We eat rice.

Tom pilav yaptı.

Tom made rice.

Ben pilav istemiyorum.

I don't want cooked rice.

Pilav kaldı mı?

Is there any rice left?

Etli pilav sekiz yuan. Vejetaryen pilav sadece dört yuan.

- The pilaf with meat is eight yuan. The vegetarian pilaf is only four yuan.
- The pulao with meat is eight yuan. The vegetarian pulao is only four yuan.

Pilav yapmayı bilir misiniz?

Do you know how to cook rice well?

Kaç kase pilav yedin?

How many bowls of rice did you eat?

İyi pilav pişirebilir misin?

- Do you know how to cook rice well?
- Can you cook rice well?

Bu lokantada pilav var.

- This restaurant has pilaf.
- This restaurant has pulao.

Ben hiç pilav istemiyorum.

I don't want any rice.

Hiç pilav istemez misin?

Don't you want any rice?

Kızarmış pilav yemek istiyorum.

I want to eat fried rice.

Ne sıklıkta pilav yersiniz?

How often do you eat rice?

Her gün pilav yemiyorum.

I don't eat rice every day.

- Tepeleme pilav alabilir miyim lüten?
- Bana büyük porsiyon pilav getirin lütfen.

- I'd like a large portion of rice, please.
- Please give me a large bowl of rice.
- Please give me a large serving of rice.

Körili pilav benim favori yemeğimdir.

Curry and rice is my favorite dish.

Bu restoranda pilav var, ya.

This restaurant has pilaf, remember?

Bu restoranda pilav var mı?

Does this restaurant have pilaf?

Bu restoranda pilav var mıdır?

Might this restaurant have pilaf?

Dün gece körili pilav yedik.

We ate curry rice last night.

Onlar Japonya'da çok pilav yerler.

They eat a lot of rice in Japan.

Her gün pilav yiyor musun?

Do you eat rice every day?

Biraz daha pilav ister misin?

Would you like some more rice?

Hiç kahvaltıda pilav yer misin?

Do you ever eat rice for breakfast?

Gazlı pilav pişireceğini bozdum bu yüzden onun yerine indüksiyonlu pilav pişirici aldım.

I broke my gas-powered rice cooker so I got an induction rice cooker instead.

Tom neredeyse her gün pilav yer.

Tom eats rice almost every day.

- Şimdi pirinç yiyorum.
- Şimdi pilav yiyorum.

I'm eating rice now.

Biz tatlısu çipurası ve pilav yedik.

We ate tilapia and rice.

Bu restoranda pilav var mı ki?

So does this restaurant have pilaf?

Pilav kilo aldırır, fazla yeme ondan!

Rice makes you fat, so don't eat too much of it!

Bu pilav olabilir ama tamamen lezzetsiz.

- This may be pilaf, but it's completely flavorless.
- This may be pulao, but it's completely flavourless.

İyi pilav nasıl yapılır biliyor musun?

Do you know how to cook rice well?

Vaov! Bu restorandaki pilav gerçekten iyi!

- Wow! The pilaf at this restaurant is really good!
- Wow! The pulao at this restaurant is really good!

Çoğu Japon her gün pilav yer.

Most Japanese eat rice every day.

Pilav pişirme makinesi satın almak istiyorum.

I want to buy a rice cooker.

Benim bir pilav pişirme makinem yok.

I don't have a rice cooker.

Tavuklu pilav Tom'un en sevdiği yemektir.

Chicken and rice is Tom's favorite dish.

Erişte mi yoksa pilav mı yemek istiyorsun?

Do you want to eat noodles or rice?

Bu pilav tabii, ama hiç tadı yok.

This may be pilaf, but it's completely flavorless.

Garson, pilav az pişmiş ve tuzu yok.

Waiter, the rice is undercooked and has no salt.

Öğle yemeği için her zaman pilav yerim.

I always have rice for lunch.

Ekmek mi yoksa pilav mı tercih edersin?

Do you prefer bread or rice?

Yarınki kahvaltı ekmek ya da pilav mı olacak?

Will tomorrow's breakfast be bread, or rice?

Japonlar günde en az bir kez pilav yer.

The Japanese eat rice at least once a day.

- Biraz daha pirinç isterim.
- Biraz daha pilav isterim.

I'd like some more rice.

- Etli pilav sekiz yuan. Vejetaryen pilav sadece dört yuan.
- Etli pualo sekiz yuan. Sebzeli pualo sadece dört yuan.

- The pilaf with meat is eight yuan. The vegetarian pilaf is only four yuan.
- The pulao with meat is eight yuan. The vegetarian pulao is only four yuan.

Bu lokantada pilav olup olmadığını merak ederek içeriye girdim.

Wondering if that restaurant had plov, I went inside.

Sadece pilav hazırlamayı öğrenmek suşi şeflerinin iki yılını alır.

It takes sushi chefs two years just to learn how to prepare rice.

Biz bizim restoranda pilav, lo mein ve kebap yeriz.

- We have pilaf, lo mein, and kebabs in our restaurant.
- We have pulao, lo mein and kebabs in our restaurant.

"Yarın kahvaltı için ne istiyorsun? Ekmek? pilav?" "Herhangi biri güzel."

"What do you want for breakfast tomorrow? Bread? Rice?" "Either one is fine."

- Biraz daha pirinç ister misin?
- Biraz daha pilav ister misiniz?

Do you want some more rice?

- Tom üç tabak pilav yedi.
- Tom üç tas pirinç yedi.

Tom ate three bowls of rice.

- Tom kuru fasulye pilavı sever.
- Tom pilav üstü kuruya bayılır.

Tom loves beans and rice.

- Pirinç pilavı bu şekilde pişirilir.
- Pirinç pilavı işte böyle yapılır.
- Pilav böyle yapılır.

This is how to cook rice.

Tom pilav yemek için bir kaşık kullanır ancak Mary yemek çubukları kullanmayı tercih ediyor.

Tom uses a spoon to eat rice, but Mary prefers to use chopsticks.

- Sadece pilav değil, kebap da yedim.
- Sadece pualo yemedim aynı zamanda kebap da yedim.

- Not only did I eat pilaf, but I also ate kebabs.
- Not only did I eat pulao, but I also ate kebabs.