Translation of "Kararına" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kararına" in a sentence and their english translations:

Kararına katılmıyorum.

I don't disagree with your decision.

Kararına saygı duyuyorum.

I respect your decision.

Tom'un kararına güvenemezdim.

I couldn't rely on Tom judgment.

Tom'un kararına güvenebiliriz.

We can rely on Tom's judgement.

Biz onun kararına güvenebiliriz.

We can rely on his judgement.

Bu senin kararına bağlı.

It rests on your decision.

Senin kararına hep güvendim.

I've always trusted your judgment.

Tom'un kararına saygı duymalıyız.

We must respect Tom's decision.

Tom'un kararına katılıyor musun?

Do you agree with Tom's decision?

Onların kararına katılıyor musun?

Do you agree with their decision?

Kararına katılmadığım için üzgünüm.

I'm sorry to disagree with your decision.

Meseleyi senin kararına bırakıyorum.

I leave the matter to your judgement.

Biz senin kararına güveniyoruz.

We trust your judgment.

Tom'un kararına güveniyor musun?

- Do you trust Tom's judgment?
- Do you trust Tom's judgement?

Onun hayatı hakimin kararına bağlı.

His life hangs on the judge's decision.

O, babasının kararına boyun eğdi.

He acquiesced in his father's decision.

Terfi etmem onun kararına bağlı.

My promotion hangs on his decision.

Senin kararına mutlak güvenim var.

I have absolute confidence in your judgement.

Tom Mary'nin kararına saygı göstermeli.

Tom needs to respect Mary's decision.

Onu yapmaya çalışacağım kararına vardım.

- I've decided I'll try to do that.
- I've decided that I'll try to do that.

Öğrenciler hükümetin kararına karşı protesto yapıyorlar.

Students have been protesting against the government's decision.

Mary oğlunun evlenme kararına karşı çıktı.

Mary opposed her son's decision to get married.

Onun kararına itaat etmek zorunda kaldı.

He had to obey her decision.

O, kararına ciddi bir hata olarak baktı.

She looked on his decision as a grave mistake.

Onu yapması gereken kişi olduğum kararına vardım.

- I've decided I'm the one who ought to do that.
- I've decided that I'm the one who ought to do that.

O onların kararına kendini teslim etmek zorunda kaldı.

He had to submit himself to their decision.

Bakın, artık 2-3 yıl önce idam kararına mahkûm edilmişsin, dibi görmüşsün,

Look, in fact you were sentenced to death 2-3 years ago, you have seen the bottom,

Ancak Desaix'in kararına güveniyordu ve Davout'a Mısır'a bağlı ordusunda bir komuta verdi.

But he did trust Desaix’s judgement, and gave  Davout a command in his army, bound for Egypt.