Translation of "Kanıtlayacak" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kanıtlayacak" in a sentence and their english translations:

Bu neyi kanıtlayacak?

What's that going to prove?

Tom'un kanıtlayacak hiçbir şeyi kalmadı.

Tom has nothing left to prove.

Polisin bunu kanıtlayacak hiçbir kanıtı yok.

The police have no evidence to prove that.

Bu kirli giysiler onun suçsuzluğunu kanıtlayacak yeni bir kanıt parçası olabilirdi.

These dirty clothes could be a new piece of evidence to prove his innocence.