Translation of "Kanıtlar" in English

Kanıtlar tartışmasızdır.

The evidence is indisputable.

Bu neyi kanıtlar?

What does this prove?

Kanıtlar oldukça kesin.

The evidence is fairly conclusive.

O neyi kanıtlar?

What does that prove?

Kanıtlar yok edildi.

Evidence has been destroyed.

Bu her şeyi kanıtlar!

This proves everything!

Geçen yıl sonunda kanıtlar yayınladık,

And only last year, we finally published evidence

Kanıtlar gibi doğrulanabilir kanıtlarla denetlemek.

like photos, videos and other strong evidence.

Bu gerçek onun suçsuzluğunu kanıtlar.

- This fact proves his innocence.
- This fact proves her innocence.

Ikna edici kanıtlar biriktirmeye başladılar.

that China couldn't just deny it anymore.

Tüm kanıtlar onun suçlu olduğunu gösteriyor.

All the evidence points to his guilt.

Ve ancak kanıtlar ile hakikat ötesi dünyadan

And only with evidence can we move from a post-truth world

“Sonra görsel kanıtlar büyüttük. Uydu görüntülerine bakıyoruz.”

"And then we had growing visual evidence. We're looking at satellite images."

Polis davayla ilgili yeni kanıtlar ortaya çıkarmıştır.

The police have uncovered new evidence related to the case.

Bir nörolog olarak biliyorum ve kanıtlar da gösteriyor ki,

As a neurologist, I know and the evidence shows

Burada küçük bir püf nokta var: somut kanıtlar bulmalısınız.

There's one little trick: you have to find concrete evidence.

SAR tedavisinde akupunkturun etkisiyle ilgili klinik kanıtlar hala tartışmalıdır.

The clinical evidence for the effect of acupuncture in the treatment of SAR is still controversial.

Tarihi ve deneysel kanıtlar bunun gerçek olmadığını gösteriyor gibi ancak

History and empirical evidence seem to show that it is not the situation, but in a world