Translation of "Kampa" in English

Kartacalılar kampa saldırıyor!

The Carthaginians are attacking the camp!

Kampa gitmek istiyorum.

I want to go camping.

Hey, kampa gidelim.

Hey, let's go camping.

Neden kampa gitmiyoruz?

Why don't we go camping?

Geçen yaz kampa gittim.

I went camping last summer.

Kampa gitmeyi tercih ederim.

I'd rather go camping.

Tom kampa gitmeyi planlamadı.

Tom didn't plan on going camping.

Tom kampa güvenle geldi.

Tom arrived at the camp safely.

Tom'la kampa gitmek istemedim.

I didn't want to go camping with Tom.

Bu yaz kampa gideceğim.

I'm going to camp this summer.

Keşke seninle kampa gidebilsem.

I wish I could go camping with you.

Tom kampa geri döndü.

Tom walked back to the camp.

Onlar her yaz kampa giderler.

They go camping every summer.

Karanlıktan önce kampa geri döndük.

We came back to camp before dark.

Biz her yaz kampa gideriz.

We go camping every summer.

Çocuklar bu sabaha kampa gittiler.

The children left for camp this morning.

Babam bizim kampa gitmemizi önerdi.

My father suggested that we go camping.

Askerler yakında kampa geri dönecek.

The soldiers will soon return to camp.

Önümüzdeki yaz kampa gitmeyecek misin?

Aren't you going to go camping next summer?

Tom'la tekrar asla kampa gitmeyeceğim.

I'll never go camping with Tom again.

Tom her yaz kampa gider.

Tom goes camping every summer.

Tom kampa dönüş yolunu bulamadı.

Tom couldn't find his way back to the campsite.

Tom'a bizimle kampa gitmek istediğini söyle.

Tell Tom you want to go camping with us.

Kampa gitmek istediğini neden bana söylemedin?

Why didn't you tell me that you wanted to go camping?

En son ne zaman kampa gittin?

When was the last time you went camping?

Tom kampa gitmezse ben de gitmeyeceğin.

If Tom doesn't go camping, I won't either.

Kampa gitmek istemediğinizi neden bana söylemediniz?

Why didn't you guys tell me you didn't want to go camping?

Tom'un neden bizimle kampa gidemediğini bilmiyordum.

I didn't know why Tom couldn't go camping with us.

Kampa gitmeyi seven hiçbir arkadaşım yok.

I don't have any friends who like to go camping.

Tom ve ben beraber kampa gittik.

Tom and I went camping together.

Tom, 2013'ten beri kampa gitmedi.

Tom hasn't gone camping since 2013.

Tom muhtemelen tek başına kampa gitmezdi.

Tom wouldn't likely go camping by himself.

Tom önümüzdeki hafta sonu kampa gidecek.

Tom is going to go camping next weekend.

Geçen hafta sonu kampa kimle gittin?

Who did you go camping with last weekend?

Sonunda onu ikna ettim ve kampa gittim.

I persuaded her after all and went to camp.

Tom Mary'nin bizimle kampa gitmeyi planlamadığını biliyordu.

Tom knew that Mary wasn't planning on going camping with us.

Tom'un bizimle kampa gitmeyi isteyeceğini hiç ummamıştım.

I never expected that Tom would want to go camping with us.

Tom'un kampa gitmekten hoşlanan hiç arkadaşı yok.

Tom doesn't have any friends who like to go camping.

Tom Mary'nin bizimle kampa gelip gelmeyeceğini bilmiyor.

Tom doesn't know if Mary will go camping with us or not.

Tom kampa geldiğinde hâlâ günün erken saatleriydi.

It was still early in the day when Tom arrived at the campground.

Gerçekten, Tom ile kampa gitmeyeceksin, değil mi?

- You aren't really going to go camping with Tom, are you?
- You're not really going to go camping with Tom, are you?

Gittiğini ona bildirseydin Tom seninle kampa gidebilirdi.

- Tom could have gone camping with you if you'd let him know you were going.
- Tom could've gone camping with you if you'd let him know you were going.

Tom, önümüzdeki hafta sonu kampa gideceğini söyledi.

Tom said that he was going to go camping next weekend.

Tom, önümüzdeki hafta sonu kampa gitmeyeceğini söyledi.

Tom said that he wasn't going to go camping next weekend.

Tom geçen hafta sonu kampa gittiğini söyledi.

- Tom said you went camping last weekend.
- Tom said that you went camping last weekend.

Yani bir haftalığına tek başıma Maine'e kampa gittim,

Which means I went camping solo in Maine for a week,

Bir dahaki sefere kampa gittiğimizde bizimle gelmeyi düşünmelisin.

You should plan to come with us the next time we go camping.

Üçümüz gelecek hafta sonu kampa gidersek ne dersin?

How about if the three of us go camping next weekend?

Neden Tom çocuklarının bizimle kampa gitmesine izin vermeyecek?

Why won't Tom let his kids go camping with us?

Tom çocuklarının bizimle birlikte kampa gelmelerine izin vermeliydi.

- Tom should've let his children come camping with us.
- Tom should have let his children come camping with us.

Gelecek hafta sonu bizimle kampa gitmek ister misin?

Do you want to go camping with us next weekend?

Tom'un bizimle kampa gitmek istemediğini ne zaman öğrendin?

When did you find out that Tom didn't want to go camping with us?

Tom, Mary'nin önümüzdeki hafta sonu kampa gideceğini söyledi.

- Tom said that Mary was going to go camping next weekend.
- Tom said that Mary was going camping next weekend.

Tom, Mary'nin önümüzdeki hafta sonu kampa gitmeyeceğini söyledi.

Tom said that Mary wasn't going camping next weekend.

Diğer çocuklarla birlikte kampa gitmesine izin verilecek mi?

Will he be allowed to go camping with the other children?

Tom'dan başka herkes bu hafta sonu kampa gitmeyi planlıyor.

Everyone but Tom is planning on going camping this weekend.

Terapistimiz kampa birlikte gitmemizi ve çocukları evde bırakmamızı önerdi.

Our therapist suggested we go camping together and leave the kids at home.

- Ben ailemle birlikte kampa gittim.
- Ailemle kamp yapmaya gittim.

I went camping with my family.

Çocuklar kampa gittiğinde, ilkel bir şekilde yaşamanın tadını çıkarıyorlar.

When the boys go camping, they enjoy living in a primitive way.

Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.

You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.

Tom'a diğer çocuklarla birlikte kampa gitmesine izin verilecek mi?

Will Tom be allowed to go camping with the other children?

Tom'un çalışmak zorunda olması ve bizimle kampa gelememesi bir utanç.

It's a shame Tom had to work and couldn't go camping with us.

Bizimle kampa gitmekle ilgileniyorsan lütfen bana en kısa sürede bildirin.

If you're interested in going camping with us, please let me know as soon as possible.

O kampa gittiği her zaman aynı kırmızı flanel gömleği giyer.

Tom wears the same red flannel shirt every time he goes camping.

Tom senin ve onun geçen hafta sonu kampa gittiğinizi söyledi.

Tom said that you and he went camping last weekend.

Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.

Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.

Uzun bir tartışmadan sonra, sonunda onu kampa gitmesi için ikna ettim.

After a long argument, I finally persuaded her to go camping.

Tom'un canı gerçekten John ve Mary ile birlikte kampa gitmek istemiyor.

Tom didn't really feel like going camping with John and Mary.

Tom kendisinin ve arkadaşlarının gelecek hafta sonu kampa gitmeyi planladıklarını söyledi.

- Tom said he and his friends were planning to go camping next weekend.
- Tom said that he and his friends were planning to go camping next weekend.

Ben hiç siz arkadaşlara ilk kez kampa gittiğim andan bahsettim mi?

- Have I ever told you guys about the first time I went camping?
- Have I ever told you guys about the first time that I went camping?

Tom, John ve Mary ile kampa gitmenin eğlenceli olacağına karar verdi.

Tom decided that it would be fun to go camping with John and Mary.