Translation of "Kalmıştır" in English

0.012 sec.

Examples of using "Kalmıştır" in a sentence and their english translations:

Tom evliliğinde mutsuz kalmıştır.

Tom remained miserable in his marriage.

Bebek, radyoaktif ışınlara maruz kalmıştır.

The infant has been exposed to radioactive rays.

Çiftçiler her zaman iklimin insafına kalmıştır.

Farmers are always at the mercy of the weather.

Boomers ve büyük Y kuşağı arasında kalmıştır.

sandwiched between boomers and the big millennials.

Trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.

The amount of time you spend practicing the trumpet is up to you.

Önemli olan bugün ne yaptığındır, dün geçmişte kalmıştır.

The only thing that matters is what you do today, yesterday is gone.

O zaman, ülkemiz ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmıştır.

At the time, our country was confronted with serious economic difficulties.

Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.

There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.

Geçmiş geçmişte kalmıştır. Onun hakkında yapabileceğin hiçbir şey yok.

The past is the past. There's nothing you can do about it.

Söylenenlere göre on Avrupalıdan biri IKEA yatakta hamile kalmıştır.

Supposedly, one in ten Europeans are conceived in an IKEA bed.

Ve mahallede çocukların oynaması gereken tek bir oyun kalmıştır geriye

and there is only one game for children to play in the neighborhood.

Dünyamız üzerinde çok az yer uygarlık tarafından rahatsız edilmeden kalmıştır.

Very few places on our earth remain undisturbed by civilization.

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

It has been exposed to multiple gravitational and impact areas in orbit, moreover

Esperanto hareketi her zaman 'ebedi başlayanlar' sorunu ile uğraşmak zorunda kalmıştır.

The Esperanto movement has always had to grapple with the problem of 'eternal beginners'.

- Ne yapacağına karar vermek sana kalmıştır.
- Ne yapacağına karar vermek size kalmış.
- Ne yapacağına karar vermek sana kalmış.

- It is up to you to decide what to do.
- It's up to you to decide what to do.