Translation of "Maruz" in English

0.125 sec.

Examples of using "Maruz" in a sentence and their english translations:

Yağmura maruz bırakmayın.

- Don't expose it to the rain.
- Don't expose it to the rain!

Karışıklığı maruz görün.

Excuse the mess.

Kasetleri güneşe maruz bırakma.

Don't expose the tapes to the sun.

Cildini güneşe maruz bırakmadı.

She didn't expose her skin to the sun.

Düşmanın ateşine maruz bırakıldılar.

They were exposed to the enemy's gunfire.

Birçok tehlikelere maruz kaldı.

He was exposed to many dangers.

Ağır eleştiriye maruz kaldı.

He was subjected to severe criticism.

O, tehlikeye maruz kaldı.

He was exposed to danger.

Onu yağmura maruz bırakmayın!

Don't expose him to the rain!

Bu, güneşe maruz bırakılmamalıdır.

This mustn't be exposed to the sun.

Fotoğrafları güneşe maruz bırakmayın.

Don't expose photos to the sun.

Tom şoka maruz kaldı.

Tom is in a state of shock.

Hiç ayrımcılığa maruz kalmadım.

I've never felt discriminated against.

Müzikle aynı şekilde maruz kalmıyor.

that they're exposed to music.

Amaç olduğu sporlara maruz kalmayacaklar.

where the aim of the game is to damage the other's brain.

çok fazla saldırıya maruz kaldılar.

so many aggressions in their lives.

Tehlikeli şekilde soğuğa maruz kalıyor.

He is dangerously exposed.

Haçlı ordularının yapmasına maruz kaldılar

they were exposed to the crusader armies doing

Bebek, radyoaktif ışınlara maruz kalmıştır.

The infant has been exposed to radioactive rays.

Askerler düşman ateşine maruz kaldı.

The soldiers were exposed to the enemy's fire.

Onlar kitapları güneşe maruz bıraktılar.

They exposed the books to the sun.

Bilerek onu tehlikeye maruz bıraktı.

He deliberately exposed her to danger.

Düşman şaşırtıcı kayıplara maruz kaldı.

The enemy suffered staggering casualities.

Tom kendini tehlikeye maruz bıraktı.

Tom exposed himself to danger.

Tom lisede zorbalığa maruz kaldı.

Tom was bullied in high school.

Leyla hızlı dehidrasyona maruz kaldı.

Layla faced rapid dehydration.

Tom okulda zorbalığa maruz kalıyordu.

Tom was being bullied at school.

Sami cinsel saldırıya maruz kalmadı.

Sami was not sexually assaulted.

Oğlum okulda zorbalığa maruz kalıyor.

My son is being bullied at school.

- Tom soğuktan dondu.
- Tom soğuk ısırığına maruz kaldı.
- Tom soğuk ısırmasına maruz kaldı.

Tom has frostbite.

Yani, devre seviyesinde maruz bırakma terapisi.

Exposure therapy at the circuit level.

Onun sert cezalara maruz kalmasını sağladı.

made him subject to brutal punishments.

İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.

People suffered heavy losses in the eruptions.

Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

Paintings should not be exposed to direct sunlight.

Bazen bedenlerimizi güneş ışığına maruz bırakmalıyız.

We should sometimes expose our bodies to the sun.

Her zaman birtakım tehlikeye maruz kalırız.

We are always exposed to some kind of danger.

Patty plajda sırtını güneşe maruz bıraktı.

Patty exposed her back to the sun on the beach.

Bu madde, asite maruz kalmış olmalı.

The substance must be treated with acid.

Bitkiyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayın.

Don't expose the plant to direct sunlight.

Kendini sınıf arkadaşlarının alayına maruz bıraktı.

He exposed himself to the ridicule of his classmates.

O bir beyin ameliyatına maruz kaldı.

He underwent brain surgery.

Kendini bir sürü eleştiriye maruz bırakıyorsun.

You're exposing yourself to a lot of criticism.

Otobüs sürücüsü hafif yaralara maruz kaldı.

The bus driver suffered minor injuries.

Komutan adamlarını silah atışına maruz bıraktı.

The commander exposed his men to gunfire.

Kimse böyle bir cezaya maruz bırakılmamalıdır.

No one should be subjected to such a punishment.

O çocuk Fransızcaya 15.000 saat maruz kaldı,

who has had 15,000 hours of French exposure,

Vücudumuzda maruz kaldıkları koşulları çok temsil etmiyordu.

of what the cancer cells are exposed to in our bodies.

Ben gece sisine maruz kaldığımdan soğuk aldım.

I caught cold from exposure to the night fog.

Onun güzelliği onu birçok tehlikeye maruz bıraktı.

Her beauty exposed her to many dangers.

Bebekleri güçlü güneş ışığına maruz bırakmak tehlikelidir.

It's dangerous to expose babies to strong sunlight.

Biz oldukça büyük bir kayba maruz kaldık.

We suffered a pretty big loss.

Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma.

Do not expose to temperatures above fifty centigrade.

Isıya ya da güneş ışığına maruz kalma.

Do not expose to heat or direct sunlight.

Tom, tam bir vücut aramasına maruz bırakıldı.

Tom was subjected to a full body search.

Tom fiziksel ve duygusal istismara maruz kalmıştı.

Tom was subject to physical and emotional abuse.

- Tom maruz bırakılacak.
- Tom'un foyası açığa çıkarılacak.

Tom will be exposed.

Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.

Don't expose this chemical to direct sunlight.

Çimin üzerindeki siyah köpek güneşe maruz kaldı.

The black dog on the grass was exposed to the sun.

O, bilinçli olarak onu tehlikeye maruz bıraktı.

She deliberately exposed him to danger.

Cildinizi çok uzun süre güneşe maruz bırakmayın.

Don't expose your skin to the sun for too long.

İnsan embesil olmaya maruz kalan tek hayvandır.

Man is the only animal subject to becoming an imbecile.

Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.

In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.

Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.

No one should be subjected to such humiliation.

Aşırı derecede sarı rengine maruz kalmak bebekleri ağlatıyor.

whereas extreme amounts of the color yellow makes babies cry.

Bunların merkezindeki yoksul halk, bu etkiye maruz kaldı.

poor inner city communities caught the brunt of the blow.

Bu zararlı risklere kendilerini ne kadar maruz bırakırlarsa

was that the more they exposed themselves to these harmful risks,

Ve birçok insan belirli gürültü seviyelerine maruz kalıyor.

and so many people are exposed to relevant noise levels.

Köpekbalığı tarafından saldırıya maruz kalma olasılığı çok düşüktür.

The likelihood of being attacked by a shark is very low.

Herhangi birimiz bunu bilmeden yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!

Any one of us could suffer from malnutrition without knowing it!

Sami sadece Müslüman olmasından dolayı ırkçılığa maruz kaldı.

Sami has gone through racism just for being Muslim.

Seri katillerin çoğu, çocukluklarında şiddete maruz kalmışlardır, ama çocukluklarında şiddete maruz kalan çok az insan, sonradan seri katil olmuştur.

Most serial killers have experienced brutal childhoods, but very few people who experienced brutal childhoods later become serial killers.

Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,

Poor kids and gay kids are more likely to be bullied,

Aynı zamanda okulda büyük ihtimalle zorbalığa maruz kalan çocuklar.

are also the groups of people most likely to be bullied in school.

Onlar işte yeryüzüne ulaşıyor ve biz onlara maruz kalıyoruz

they reach the earth at work and we are exposed to them

maruz kaldı . Pasifik Okyanusu'ndaki adalardan oluşan Tuval ve Kibati,

floods that destroyed coral reefs and destroyed crops. While Tuval and Kibati,

Deri çok uzun süre boyunca güneş ışığına maruz bırakılmamalı.

Skin shouldn't be exposed to sunlight for too long.

Aydınlanma, insanın kendi kendine maruz kaldığı olgunlaşmamışlıktan ortaya çıkmasıdır.

- Enlightenment is man's leaving his self-imposed immaturity.
- Enlightenment is man's emergence from his self-incurred immaturity.

- Mevsimsel alerjilere maruz kalıyor musunuz?
- Mevsimsel alerji yaşıyor musunuz?

Do you suffer from seasonal allergies?

Herhangi birimiz yetersiz beslenmeye maruz kalabilir ve bunu bilmeyebilir.

- Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!
- Any one of us could suffer from malnutrition without knowing it!
- Any of us could suffer from malnutrition and not know it!

Herhangi birimiz bunun farkında olmadan yetersiz beslenmeye maruz kalabilir!

Any one of us could suffer from malnutrition without being aware of it!

F1 şampiyonu Michael Schumacher ciddi bir kafa yarasına maruz kaldı.

The F1 champion Michael Schumacher sustained a serious head injury.

Kampa son gittiğinde Tom bir sürü sivrisinek ısırıklarına maruz kaldı.

Tom got a lot of mosquito bites the last time he went camping.

Ressamlar tarihsel olarak kurşun boya gibi zehirli maddelere maruz kalmışlardır.

Artists historically have been exposed to toxic substances such as lead paint.

Yani biz her yıl kanser riskine %10 daha fazla maruz kalıyoruz

so we are exposed to cancer risk 10% more each year

Yörüngede birden çok yer çekimi ve etki alanına maruz kalmıştır üstelik

It has been exposed to multiple gravitational and impact areas in orbit, moreover

Bakın, bu duruma maruz kalan işçiler, kayıt dışılık, daha istikrarsız çalışmak

See, the workers who are exposed to this situation, to informality, work under more precarious

Kasırrganın sert etkisine maruz kaldılar ama aynı zamanda birkaç ay önce

they suffered the harsh impact of Hurricane Maria, but also because a few months before,

Sahibi tarafından kötü muameleye maruz kalan köpeği insan görünce yüreği burkuluyor.

Mistreated by his owner, this dog was a sad thing to see.

- Sana zorla mı yaptırılıyor?
- Baskıya maruz kalıyor musun?
- Seni zorluyorlar mı?

Are you being coerced?

Bununla birlikte, Soult'un artık kendisini düşman ateşine maruz bırakmaya daha az meyilli olduğu

However, it was observed that Soult was now less inclined to expose himself to enemy fire,

Bazı Japon vatandaşları, Çin'de iki ülke arasındaki diplomatik anlaşmazlıklardan dolayı ayrımcılığa maruz kalıyorlar.

Some Japanese people have faced discrimination in China as a result of diplomatic problems between the two countries.

Şımarık bir çocuğu övmenin hiçbir faydası yok. Onlar sıkı bir eğitime maruz kalmalılar.

There is nothing to be gained by praising a spoiled child. They should be brought up strictly.

Tartışmalı filminin gösterime girmesinin ardından saldırı ve aşağılamalara maruz kalıp en sonunda öldürüldü.

After the release of his controversial film; he was harassed, shamed and eventually killed.

Vlad'ın görüşününe göre, onlar daha iyi bir öteki dünya için dünyevi acılara maruz bırakıldılar

In Vlad's opinion, they "depart earthly sufferings for a better afterlife".

Tom, başka bir kadın için Meryem ve çocukları terk edince şiddetli eleştirilere maruz kaldı.

Tom copped a lot of flak after he left Mary and the kids for another woman.

Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.

The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.

Yirmi dokuz yıldır Çernobil'de radyasyona maruz kalmış tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların ellerinden yemeye hazırlar.

The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.

Yaygın inanışa göre virüsten etkilenmiş kişilere maruz kalan kişilerin hastalığa karşı test edilmesi gerektiği öne sürülüyor.

Prevailing wisdom suggests that people exposed to people who are sick with the virus should be tested for illness themselves.