Translation of "Yemeğine" in English

0.015 sec.

Examples of using "Yemeğine" in a sentence and their english translations:

Akşam yemeğine gidelim.

Let's go to dinner.

Akşam yemeğine başlamalıyım.

I should start dinner.

Tom yemeğine dokunmadı.

Tom didn't touch his food.

Akşam yemeğine davetlisin.

You're invited to dinner.

Öğle yemeğine gidelim.

Let's go to lunch.

Akşam yemeğine çıkalım.

Let's go out for dinner.

Tom öğle yemeğine çıktı.

Tom is out to lunch.

Öğle yemeğine davet edildim.

I was invited to lunch.

Akşam yemeğine davet edildim.

I was invited to dinner.

Akşam yemeğine davetini reddettim.

I declined his invitation to dinner.

Akşam yemeğine geliyor musun?

Are you coming to dinner?

Kim akşam yemeğine geliyor?

Who's coming to dinner?

Neredeyse yemeğine hiç dokunmadın.

You barely touched your food.

Tom yemeğine güçlükle dokundu.

Tom has barely touched his food.

Akşam yemeğine geç kalacak.

She will be late for dinner.

Akşam yemeğine geç kalmıştı.

He was late for dinner.

Akşam yemeğine geç kaldılar.

They were late for dinner.

Akşam yemeğine geç kaldık.

We were late for dinner.

Akşam yemeğine geç kalacağım.

I'm going to be late for dinner.

Akşam yemeğine geç kalacağız.

We'll be late for dinner.

Tom'u akşam yemeğine götüreceğim.

I'll take Tom to dinner.

Akşam yemeğine dışarı çıktım.

I went out for dinner.

Öğle yemeğine geç kaldım.

I'm late for lunch.

Akşam yemeğine geç kalabilirim.

- I may be late for dinner.
- I might be late for dinner.

Öğle yemeğine davetli değilsin.

You're not invited to lunch.

Akşam yemeğine geç kaldım.

I'm late for dinner.

Akşam yemeğine oturmak üzereyiz.

- We are about to sit down to dinner.
- We're about to sit down to dinner.

Seni akşam yemeğine götüreyim.

Let me take you to dinner.

Birlikte öğle yemeğine gidelim.

Let's go to lunch together.

Onları akşam yemeğine götüreceğim.

I'll take them to dinner.

Onu akşam yemeğine götüreceğim.

I'll take him to dinner.

Akşam yemeğine kalıyor musun?

Are you staying for dinner?

Seni öğle yemeğine götüreyim.

Let me take you to lunch.

Tom'u öğle yemeğine götürdüm.

I took Tom to lunch.

Biraz İspanyol yemeğine dersin?

How about some Spanish food?

Tom öğle yemeğine dokunmadı.

Tom didn't touch his lunch.

Bizimle öğle yemeğine gel.

Come to lunch with us.

Akşam yemeğine ne dersin?

How about dinner?

Akşam yemeğine gelmiyor musun?

Aren't you coming to dinner?

Akşam yemeğine geç kalma.

Don't be late for dinner.

Tom akşam yemeğine kalamaz.

Tom can't stay for dinner.

Öğle yemeğine kalmayacak mısın?

Aren't you going to stay for lunch?

- Tom'u akşam yemeğine davet etmeliydim.
- Tom'u akşam yemeğine davet etseydim iyiydi.

- I should've invited Tom to dinner.
- I should have invited Tom to dinner.

Tom akşam yemeğine geç kaldı.

Tom was late for dinner.

O, Jane'i akşam yemeğine çıkardı.

He took Jane out for dinner.

Tom Mary'yi akşam yemeğine götürdü.

Tom took Mary to dinner.

Tom Mary'yi akşam yemeğine çıkardı.

- Tom took Mary to dinner.
- Tom took Mary out to dinner.

Arkadaşlarımı akşam yemeğine davet ettim.

I invited my friends to dinner.

Akşam yemeğine davetlim olur musunuz?

- I would like to invite you to dinner.
- I'd like to invite you to dinner.

Tom'un Japon yemeğine düşkünlüğü var.

Tom has a fascination with Japanese food.

Onun Fransız yemeğine düşkünlüğü var.

She has a fascination with French food.

Bugün seninle öğle yemeğine gidemem.

I can't go to lunch with you today.

Seni akşam yemeğine götürmek istiyorum.

- I want to take you to dinner.
- I would like to take you out to dinner.

Seni öğle yemeğine götürmek istiyorum.

I want to take you to lunch.

Jane'i akşam yemeğine davet ettim.

I invited Jane to dinner.

Onları akşam yemeğine davet ettim.

I invited them to dinner.

Seni akşam yemeğine götürebilir miyim?

Can I take you to dinner?

Tom bizi akşam yemeğine çağırdı.

Tom asked us to dinner.

Akşam yemeğine davet edildiğime sevindim.

I'm glad to have been invited to dinner.

Tom'u akşam yemeğine davet ettim.

I've invited Tom to dinner.

Tom'u öğle yemeğine davet ettim.

I invited Tom to lunch.

Neden beni akşam yemeğine götürmüyorsun?

Why don't you ever take me out to dinner?

Tom akşam yemeğine gelmemi istedi.

Tom asked me to come over for dinner.

Tom'u akşam yemeğine götürmem gerekiyordu.

I was supposed to take Tom to dinner.

Tom'u akşam yemeğine götürmek üzereyim.

I'm about to take Tom to dinner.

Mary'yi akşam yemeğine davet etmelisin.

You should ask Mary out to dinner.

Akşam yemeğine gitmek ister misin?

- Would you like to go to dinner?
- Do you want to go to dinner?

Öğle yemeğine gitmek ister misin?

Do you want to go to lunch?

Biz akşam yemeğine davet edildik.

- We are invited to dinner.
- We're invited to dinner.

Kiminle birlikte akşam yemeğine gidiyorsun?

Who are you going to dinner with?

Mary'yi akşam yemeğine çağıracak mısın?

Are you going to ask Mary to dinner?

Tom neredeyse yemeğine hiç dokunmadı.

Tom barely touched his food.

Mary yemeğine neredeyse hiç dokunmadı.

Mary barely touched her food.

Biz akşam yemeğine davet ediliyoruz.

- We are invited to dinner.
- We're invited to dinner.

Onları akşam yemeğine davet ettik.

- We invited them for dinner.
- We invited them to dinner.

Onu akşam yemeğine çağırdın mı?

Did you invite him to dinner?

Öğle yemeğine yarım saat var.

It's a half hour till lunch.

Akşam yemeğine kimi davet ettin?

- Whom did you invite to dinner?
- Who did you invite do dinner?
- Who did you invite to dinner?

Arkadaşlarını akşam yemeğine davet etti.

She invited her friends to dinner.

Akşam yemeğine kalmak ister misiniz?

Would you like to stay for dinner?

Akşam yemeğine kadar evde olmalıyım.

I have to be home by dinner.

Lezzetli bir akşam yemeğine çıkacağız.

We'll have a delicious dinner.

Fadıl, Leyla'nın yemeğine zehir koydu.

Fadil poisoned Layla's food.

Lütfen akşam yemeğine geç kalma.

Please don't be late for dinner.