Translation of "Istemeyecek" in English

Tom beklemek istemeyecek.

Tom won't want to wait.

Tom onu istemeyecek.

Tom won't want it.

Tom yardım istemeyecek.

Tom won't ask for help.

Tom rahatsız edilmek istemeyecek.

Tom will not want to be disturbed.

Tom onu yapmak istemeyecek.

- Tom isn't going to want to do that.
- Tom won't want to do that.

Tom muhtemelen onu istemeyecek.

Tom isn't likely to want that.

Tom onu duymak istemeyecek.

- Tom isn't going to want to hear that.
- Tom won't want to hear that.

Tom bizimle gitmek istemeyecek.

Tom won't want to go with us.

Başka kimse onu istemeyecek.

Nobody else is going to want it.

Tom muhtemelen gelmek istemeyecek.

Tom isn't likely to want to come.

Tom onu yapmamı istemeyecek.

Tom won't ask me to do that.

Tom onunla çıkmanı istemeyecek.

Tom won't ask you to go out with him.

Tom bunu duymak istemeyecek.

Tom won't want to hear that.

Tom seninle tenis oynamak istemeyecek.

Tom won't want to play tennis with you.

Tom muhtemelen dahil olmak istemeyecek.

Tom is unlikely to want to get involved.

Tom muhtemelen peşine takılmak istemeyecek.

Tom probably won't want to tag along.

Tom muhtemelen onu yapmak istemeyecek.

Tom probably won't want to do that.

Tom senden bunu yapmanı istemeyecek.

Tom won't ask you to do that.

Tom Mary'den onu yapmasını istemeyecek.

Tom won't ask Mary to do that.

Sanırım Tom, bizimle gitmek istemeyecek.

My guess is that Tom won't want to go with us.

Tom Mary'nin bunu yapmasını istemeyecek.

Tom won't want Mary to do that.

Belki Tom bunu yapmak istemeyecek.

Maybe Tom won't want to do that.

Tom, Mary'nin yanında oturmak istemeyecek.

Tom won't want to sit next to Mary.

Ondan yardım istemeyecek kadar çok gururluydu.

She was too proud to ask him for help.

Tom yardım istemeyecek kadar çok gururlu.

Tom is too proud to ask for help.

Tom geç saatlere kadar çalışmanı istemeyecek.

Tom won't ask you to work late.

Belki de Tom bunu yapmak istemeyecek.

Perhaps Tom won't want to do that.

Tom muhtemelen dışarıda yemek yemek istemeyecek.

Tom isn't likely to want to eat out tonight.

Tom muhtemelen bunu bizimle yapmayı istemeyecek.

Tom isn't likely to want to do that with us.

Tom başkalarından yardım istemeyecek kadar gururlu birisi.

Tom is too proud to ask others for help.

Tom Mary'den borç istemeyecek kadar akıllı olmalı.

Tom should know better than to ask Mary for a loan.

Tom Mary'den ödünç para istemeyecek kadar akıllı.

Tom knows better than to lend Mary money.

Tom muhtemelen onu kendi başına yapmak istemeyecek.

Tom probably won't want to do that by himself.

Tom muhtemelen Mary ile bir yere gitmek istemeyecek.

Tom will unlikely want to go anywhere with Mary.

Ne Tom ne de Mary muhtemelen bunu yapmak istemeyecek.

Neither Tom nor Mary is likely to want to do that.

- Tom muhtemelen bunu yapmak istemeyecektir.
- Tom muhtemelen onu yapmak istemeyecek.

- Tom is unlikely to want to do that.
- Tom isn't likely to want to do that.

- Tom muhtemelen Mary'ye yardım etmek istemiyor.
- Tom muhtemelen Mary'ye yardım etmek istemeyecek.

Tom isn't likely to want to help Mary.