Translation of "Girmek" in English

0.008 sec.

Examples of using "Girmek" in a sentence and their english translations:

O suya girmek...

You go into that water...

Kulübe girmek istiyorum.

I want to enter the club.

Diyete girmek zorundayım.

- I have to go on a diet.
- I've got to go on a diet.

İçeri girmek istiyorum.

I'd like to go inside.

Davetsiz girmek istemem.

I wouldn't want to intrude.

Riske girmek istemiyorum.

I don't want to take the chance.

Oraya girmek zorundayız.

We've got to get in there.

Siyasete girmek istemiyorum.

I don't want to get political.

İzinsiz girmek istemiyorum.

I don't want to intrude.

Riske girmek zorundasın.

You've got to take chances.

Havuza girmek istemiyorum.

I don't wanna go in the pool.

Savaşa girmek üzereyiz.

- We are about to go to war.
- We're about to go to war.

Hapishaneye girmek istemiyorum.

I don't want to end up in jail.

Sıraya girmek istemiyorum.

I don't want to stand in line.

- İçeri girmek ister misin?
- İçeri girmek ister misiniz?

Do you want to come in?

- İçeri girmek mi istedin?
- İçeri girmek istedin mi?

Did you want to come in?

- İçeri girmek istemez misin?
- İçeri girmek istemez misiniz?

Don't you want to come inside?

Kötü alışkanlıklara girmek kolaydır.

Bad habits are easy to get into.

Tam odaya girmek üzereydik.

We were just about to enter the room.

Norikura'da kaplıcaya girmek harikadır.

Getting into a hot spring at Norikura is great.

Teste şimdi girmek istiyorum.

I want to take the test now.

Biz riske girmek istemiyoruz.

We don't want to take any chances.

Şimdi girmek güvenli mi?

Is it safe to enter now?

Oraya girmek zorunda kalacağız.

We're going to have to get in there.

Sınava girmek zorunda değilsin.

You don't have to take an examination.

Hemen konuya girmek istiyorum.

I want to get it right.

O riske girmek zorundayım.

I have to take that chance.

O arabaya girmek istedi.

She wanted to go into the carriage.

O, vagona girmek istedi.

She wanted to enter the carriage.

Ben izinsiz girmek istemedim.

I didn't mean to intrude.

Biz izinsiz girmek istemedik.

We didn't mean to intrude.

Annem banyoya girmek üzere.

Mom is about to enter the bath.

Hangi üniversiteye girmek istiyorsun?

Which university do you want to get into?

Tom siyasete girmek istedi.

Tom wanted to go into politics.

Tom riske girmek istemedi.

Tom didn't want to take any chances.

Spor yayıncılığına girmek istiyorum.

I want to go into sports broadcasting.

Tom detaylara girmek istemedi.

Tom didn't want to go into details.

Sıraya girmek zorunda mıyım?

Do I have to stand in line?

Biz savaşa girmek üzereyiz.

- We are about to go to war.
- We're about to go to war.

Ben suya girmek istemedim.

I didn't want to get into the water.

İçeri girmek ister misin?

Do you want to go in?

Tom hapse girmek istemiyor.

Tom doesn't want to go to prison.

Tom mağaraya girmek istemedi.

Tom didn't want to go into the cave.

Bu dünyaya girmek konusunda isteksizdim.

when I translated my first poem over four years ago.

Tamam, madene girmek istiyorsunuz demek?

Okay, so you want to go to the mine shaft.

Gelecekte gazetecilik işine girmek istiyorum.

I'd like to get into journalism in the future.

Üniversiteye girmek için çok çalıştı.

- He studied hard so that he might enter the university.
- He studied hard in order to get into college.

Kedi yavrusu içeri girmek istedi.

The kitten wanted in.

Telefon çaldığında eve girmek üzereydim.

- I had barely got in the house when the phone rang.
- I had barely got into the house when the phone rang.

Herhangi bir riske girmek istemiyorum.

I don't want to take any chances.

O riske girmek istediğini sanmıyorum.

- I don't think you want to take that chance.
- I don't think that you want to take that chance.

Orada girmek için yetkili değilsiniz.

You are not authorized to enter there.

O riske girmek zorunda kalacağız.

We'll have to take that chance.

Girmek için şifreye ihtiyacımız var.

We need a password to get in.

İstemiyorsan içeri girmek zorunda değilsin.

You don't have to go in if you don't want to.

Okula girmek için sıkı çalıştım.

I studied hard to enter the school.

O işe girmek için şanslıydım.

I was lucky to get that job.

Bugün giriş sınavına girmek zorundayım.

I have to take the entrance examination today.

Böyle bir riske girmek istemiyorum.

I don't want to run such a risk.

İçeri girmek istemediğinden emin misin?

Are you sure you don't want to come inside?

Onlar üniversiteye girmek için çalışıyorlar.

They're studying to get into college.

Başkası için riske girmek istemiyorum.

I don't want to go out on a limb.

At römork içine girmek istemedi.

The horse did not want to get into the trailer.

Onu uyarmak için girmek zorundayız.

We've got to go warn her.

Ben bir sınava girmek zorundayım.

I have to take an exam.

Üniversiteye girmek için çok çalışmalısın.

You should study hard in order to enter university.

Tom yerin dibine girmek istedi.

Tom wanted to sink through the floor.

Düşmanın kampına girmek tehlike doludur.

Entering the foe's camp is full of danger.

Bahse girmek isteyen var mı?

Anybody want to bet?

Tom'un suya girmek istemediği açıktı.

- It was obvious that Tom didn't want to get in the water.
- It was obvious Tom didn't want to get in the water.

18 yaşına girmek için sabırsızlanıyorum.

I can't wait turning 18.

O, içeriye girmek için umutsuzdu.

She was desperate to fit in.

Tom içeriye girmek için umutsuzdu.

Tom was desperate to fit in.

Tom teste girmek zorunda olmayabilir.

- Tom may not have to take the test.
- Tom might not have to take the test.

Araziye girmek için kayalara tırmanmayı deneyelim.

Let's try climbing the cliffs to get ourselves inland.

Ertesi gün suya girmek çok korkutucuydu.

A scary feeling, going into the water early the next day.

Yarın tarih dersinde sınava girmek zorundayım.

I have to take an examination in history tomorrow.

Bunun üzerine bahse girmek ister misin?

Do you want to bet on that?

Sence bu mağaraya girmek güvenli mi?

Do you think it's safe to go into this cave?

Tom ağız dalaşına girmek istemediğini söylüyor.

Tom says he doesn't want to get into a shouting match.

Laboratuvara girmek, acil durum butonuna basın.

Enter the laboratory and press the emergency button.

Üzgünüm ama girmek için izniniz yok.

I'm sorry, but you're not allowed to enter.

Bir içki için girmek ister miydiniz?

Would you like to come in for a drink?

Gelecek yıl giriş sınavlarına girmek zorundayım.

- I must sit for the entrance examination next year.
- I have to take the entrance exams next year.

Dan, yalan makinesi testine girmek istedi.

Dan wanted to have a polygraph test.

İçeri girmek için başka yol yok.

There's no other way in.

Tom, utancından yerin dibine girmek istedi.

Tom wished to sink into the ground for shame.

Tom herhangi bir riske girmek istemiyor.

Tom doesn't want to take any chances.

Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?

How much do you want to bet?

Her zaman gösteri işine girmek istedim.

I always wanted to go into show business.

Oraya girmek için ödeme yapmak zorundasın.

You have to pay to get in there.

O, şimdi bir ilişkiye girmek istemiyor.

He doesn't want to get into a relationship now.

- Bir iş bul!
- Bir işe girmek!

Get a job!

Hırsızlar daireye girmek için kilidi zorladılar.

The burglars forced the lock to get into the apartment.