Translation of "Gideceğiz" in English

Gideceğiz.

We're going to go.

Nereye gideceğiz?

- Where are we going to go?
- Where will we go?

Şimdi gideceğiz.

We're going to go now.

İrlanda'ya gideceğiz.

We'll go to Ireland.

Yarın gideceğiz.

- We are going to leave tomorrow.
- We're going to leave tomorrow.

Biz gideceğiz.

We'll go.

Eve gideceğiz.

We'll go home.

Alışverişe gideceğiz.

We'll go shopping.

Birlikte gideceğiz.

We'll go together.

Havaalanına gideceğiz.

- We are going to go to the airport.
- We're going to go to the airport.

- Bir sinemaya gideceğiz.
- Bir filme gideceğiz.

We're going to a movie.

- Televizyon izlemeye gideceğiz.
- Televizyon izlemek için gideceğiz.

We will go to watch TV.

Biz güneşe gideceğiz, ama akşam serinliğinde gideceğiz!

We're going to visit the Sun. But in the cool of evening!

Ne zaman gideceğiz?

When do we leave?

Gitmek istiyorsanız gideceğiz.

If you want to go, we'll go.

Yaya mı gideceğiz?

Are we going on foot?

Hangi yoldan gideceğiz?

Which way will we go?

Başka odaya gideceğiz.

We're going to go into the other room.

Yarın Boston'a gideceğiz.

We're going to Boston tomorrow.

Birlikte baloya gideceğiz.

We'll go to the prom together.

Parkta koşuya gideceğiz.

We'll go jogging in the park.

Film izlemeye gideceğiz.

We'll go see a movie.

Yarın pikniğe gideceğiz.

We'll go on a picnic tomorrow.

Yağmur durduğunda gideceğiz.

We'll leave when it stops raining.

Eve nasıl gideceğiz?

How are we going to get home?

Hepimiz birlikte gideceğiz.

We'll all go together.

Seninle birlikte gideceğiz.

- We'll go with you.
- We'll come with you.

Şimdi sadece gideceğiz.

We'll just go now.

Tom'u görmeye gideceğiz.

We'll go see Tom.

Tom'u almaya gideceğiz.

We'll go get Tom.

Onunla konuşmaya gideceğiz.

We'll go talk to him.

İkimiz de gideceğiz.

We'll both go.

Harika! Birlikte gideceğiz.

Great! We'll go together.

Eğer istersen, gideceğiz.

If you want to, we'll go.

Her halükarda, gideceğiz.

In any case, we'll go.

Oraya tekrar gideceğiz.

We'll go there again.

Onlarla konuşmaya gideceğiz.

- We'll go talk to them.
- We'll go talk to him.

Onları görmeye gideceğiz.

We'll go see them.

Onu görmeye gideceğiz.

We'll go see him.

Onları almaya gideceğiz.

We'll go get them.

Onu almaya gideceğiz.

We'll go get him.

Baba, nereye gideceğiz?

Daddy, where will we go?

Saat sekizde gideceğiz.

We'll leave at eight o'clock.

Yarın tiyatroya gideceğiz.

Tomorrow we will go to the theater.

Hepimiz Boston'a gideceğiz.

All of us will go to Boston.

Arabayla Boston'a gideceğiz.

We'll go to Boston by car.

Sanırım Tom'la gideceğiz.

- I think we'll go with Tom.
- I think that we'll go with Tom.

Pazar günü gideceğiz.

We'll go on Sunday.

Yakında Avustralya'ya gideceğiz.

We'll visit Australia soon.

- Boston ve Chicago'ya gideceğiz.
- Boston'a ve Chicago'ya gideceğiz.

We'll go to Boston and Chicago.

- Biz gideceğiz ama sen gelmeyeceksin.
- Biz gideceğiz ama sensiz.

We will go, but without you.

Ya bu taraftan gideceğiz

Either go off that way...

Şimdi daha derinlere gideceğiz.

Now we're going to slide down a little further.

Yarın bir yürüyüşe gideceğiz.

We are to go on a hike tomorrow.

Bir saat içerisinde gideceğiz.

- We will leave in an hour.
- We'll leave in an hour.

Fransa'ya geldiğinde Marsilyaya gideceğiz.

When you come to France, we will go to Marseille.

Yağmur sona erdiğinde, gideceğiz.

- We shall go when the rain ceases.
- We'll go when it quits raining.

Eve ne zaman gideceğiz?

- When will we drive home?
- When will we go home?

Tom gelir gelmez gideceğiz.

We'll leave as soon as Tom gets here.

Tom'la konuşmak için gideceğiz.

We'll go talk to Tom.

Onun üzerine tekrar gideceğiz.

We'll go over it again.

Yarın Frankfurt'tan Münih'e gideceğiz.

Tomorrow we shall go from Frankfurt to Munich.

Bu akşam kiliseye gideceğiz.

- We'll go to church this evening.
- This evening we will go to church.

Yarın nehirde yıkanmaya gideceğiz.

We'll go wash ourselves in the river tomorrow.

Hava düzelir düzelmez gideceğiz.

We'll leave as soon as the weather clears up.

Yarın bir pikniğe gideceğiz.

- We are to go on a picnic tomorrow.
- We're to go on a picnic tomorrow.

Bir dakika içinde gideceğiz.

We'll go in a minute.

Bu öğleden sonra gideceğiz.

We'll go this afternoon.

Tom buraya geldiğinde gideceğiz.

We'll leave when Tom gets here.

Nereye gideceksek, birlikte gideceğiz.

Wherever we'll go, we'll go together.

Yağmur durur durmaz gideceğiz.

We'll leave as soon as it stops raining.

Gelecek hafta oraya gideceğiz.

We'll go there next week.

Daha sonra nereye gideceğiz?

Where will we go afterwards?

Yemeği yedikten sonra gideceğiz.

We'll go after we eat.

Biz sadece markete gideceğiz.

We will just go to the market.

Ne zaman geri gideceğiz?

When will we go back?

Onları ziyaret etmeye gideceğiz.

We'll go visit them.

Onu ziyaret etmeye gideceğiz.

We'll go visit him.

Şimdi onları almaya gideceğiz.

We're going to go get them now.