Translation of "Gereği" in English

0.005 sec.

Examples of using "Gereği" in a sentence and their english translations:

Yaradılış gereği narindir

Delicate by creation

Doğası gereği iddialıydı.

He was assertive by nature.

O, doğası gereği tembel.

He is lazy by nature.

Tom açıklama gereği duydu.

Tom felt the need to explain.

Bana teşekkürün gereği yok.

You're not obliged to thank me.

İnsanlar doğaları gereği serttirler.

Humans are violent by nature.

Bunu yapma gereği duydum.

I felt like I had to do that.

Erkek maymun, doğası gereği zekidir.

The male ape is intelligent by nature.

İşim gereği Fransızca konuşmak zorundayım.

I have to speak French for my job.

Anayasa gereği korkmuş bir şekilde konuşuyordum.

I was, constitutionally speaking, terrified.

İşim gereği dünyanın her tarafına gittim

My work's taken me all over the world,

İnsan doğası gereği sosyal bir hayvandır.

Man is a social animal by nature.

Tom işi gereği sürekli seyahat ediyor.

Tom travels for work regularly.

Ve tanım gereği, bilinçaltımızdaki süreçlerin farkında değiliz.

And by definition, we are unaware of our unconscious processes.

İşim gereği her türlü insanla muhatap oluyorum.

I come into contact with all kinds of people in my work.

- Tom doğası gereği iyimserdir.
- Tom doğuştan iyimserdir.

- Tom is by nature an optimist.
- Tom is an optimist by nature.

Yabancıların kafaları, onlara yapılan iddiaların doğası gereği karışık,

They are confused about the nature of their charges,

Benim iyi çalışmamın gereği yok demeniz nedir peki?

What is this nonsense about you not needing to study well?

Ama kibar olma gereği hissediyorlar ve bu yüzden ilerleyemiyorlardı.

The norm of politeness was blocking their progress.

- Dişlerini gereği gibi fırçalıyor musun?
- Dişlerinizi iyi fırçalıyor musunuz?

Are you brushing your teeth properly?

- Dişlerini gereği gibi fırçalıyor musun?
- Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?

Are you brushing your teeth properly?

Böyle bir şeyi söylemek bizim amacımız değildir, başka şeylerin yanında geleceğin tanımı gereği,

Saying such a thing is not our intention, among other things because future is, by definition,

- Aşk kördür.
- Aşkın gözü kördür.
- Aşk, doğası gereği kördür.
- Aşk doğal olarak kördür.

Love is blind.

- Bazı diller doğası gereği diğerlerinden üstün.
- Bazı diller doğal olarak diğerlerine göre üstündür.

Some languages are inherently superior to others.

Gangasterler bir rakip çete liderini öldürmek için planları gereği onun içeri girmesine izin verdiler.

The gangsters let him in on their plan to knock off a rival gang leader.

Tom birkaç dili akıcı olarak konuşur fakat onun işi gereği, o sadece kendi ana diline çeviri yapar.

Tom speaks several languages fluently, but for his job, he only translates into his native language.

Şu ayrımla ki, bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve şerefinin gereği olan her özveriye başvurduğunu düşünerek avunur ve kuşkusuz, tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren uyuşuk, onursuz bir ulusla karşılaştırılınca, dost ve düşman gözündeki yeri çok başka olur.

With this distinction, a nation that dies for its independence considers that humanity resorted to every sacrifice required by its honor and dignity, and, of course, when compared to a numb, dishonorable nation that puts the chain of imprisonment around its neck, its place in the eyes of friends and enemies is very different.