Translation of "Doğası" in English

İnsanın doğası ölümlüdür.

The flesh is mortal.

Yaşamın doğası döngüseldir.

Life's nature is cyclic.

Hayatın doğası açıklanamaz.

Life's nature is inexplicable.

Şikayetinin doğası nedir?

What's the nature of your complaint?

Doğası gereği iddialıydı.

He was assertive by nature.

İnsan doğası nedir?

What is human nature?

Birincisi, teknolojinin kendi doğası.

One is the nature of the technology itself.

O, doğası gereği tembel.

He is lazy by nature.

Senin sorununun doğası ne?

What's the nature of your problem?

İnsanın doğası beni korkutur.

Human's nature scares me.

Doğası Müslüman olmaya yatkındı.

He was naturally inclined to accept Islam.

Erkek maymun, doğası gereği zekidir.

The male ape is intelligent by nature.

Onun cömert bir doğası var.

He has a generous nature.

Tom'un bağışlayıcı bir doğası var.

Tom has a forgiving nature.

Bence son 30 yılda ilişkilerin doğası

Well, I think the nature of relationships has fundamentally changed

Onun arkadaş canlısı bir doğası var.

He has a friendly nature.

İnsan doğası gereği sosyal bir hayvandır.

Man is a social animal by nature.

Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.

Times may change, but human nature stay the same.

Tom ve Mary arasındaki ilişkinin doğası neydi?

What was the nature of the relationship between Tom and Mary?

- Tom doğası gereği iyimserdir.
- Tom doğuştan iyimserdir.

- Tom is by nature an optimist.
- Tom is an optimist by nature.

İnsan doğası dünya barışı için bir engeldir.

Human nature is an obstacle to world peace.

Yabancıların kafaları, onlara yapılan iddiaların doğası gereği karışık,

They are confused about the nature of their charges,

Kapalı kapılar ardında Fadıl'ın gerçek doğası ortaya çıkıyor.

Behind closed doors, Fadil's true nature is revealed.

Alpha Centauri Bb gezegeninin gerçek doğası hala bir sırdır.

The true nature of the planet Alpha Centauri Bb is still a mystery.

Bir köpeğin Buddha doğası var mıdır yoksa yok mudur?

Does a dog have a Buddha-nature or not ?

- Mary'nin sosyal bir doğası vardır.
- Mary'nin bir sosyal mizacı vardır.

Mary has a social nature.

- Aşk kördür.
- Aşkın gözü kördür.
- Aşk, doğası gereği kördür.
- Aşk doğal olarak kördür.

Love is blind.

- Onun ılımlı bir doğası var.
- Yumuşak tabiatlı bir insandır.
- Yumuşak bir tabiatı vardır.

He has a mild nature.

- Bazı diller doğası gereği diğerlerinden üstün.
- Bazı diller doğal olarak diğerlerine göre üstündür.

Some languages are inherently superior to others.