Translation of "Güçlük" in English

0.010 sec.

Examples of using "Güçlük" in a sentence and their english translations:

Bu ne güçlük!

What a hassle!

Uyumakta güçlük çekiyorum.

I've been having difficulty sleeping.

Ben güçlük çekiyorum.

I'm having difficulties.

Yutkunmakta güçlük çekiyorum.

- I have trouble swallowing.
- I have difficulty swallowing.
- I can't swallow properly.

Tom'u bulmakta güçlük çekiyoruz.

We're having difficulty finding Tom.

O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.

She had no difficulty in learning the poem by heart.

Sorunun çözümünde hiç güçlük çekmedi.

He had no difficulty in solving the problem.

Onun ofisini bulmakta güçlük çekmedim.

I had no trouble finding his office.

Güçlük yaratan biri terk etmeli.

Anyone who creates hassles should leave.

Ben seni anlamakta güçlük çekiyorum.

I'm having trouble understanding you.

Tom'un yerini bulmada güçlük çekiyoruz.

We're having difficulty locating Tom.

Tom dikkatini vermede güçlük çekiyordu.

Tom had difficulty paying attention.

Bunun bir güçlük olduğunu biliyoruz.

We know it's a hassle.

Bazen şeyleri hatırlamakta güçlük çekiyorum.

I sometimes have trouble remembering things.

Merdivenlerden yukarı çıkmakta güçlük çekiyorum.

I have trouble walking up stairs.

Tom Mary'yi bulmakta güçlük çekiyordu.

Tom had difficulty finding Mary.

Seni artık tanımakta güçlük çekiyorum.

It's hard for me to know who you are anymore.

Herhangi bir güçlük durumunda bizi arayın.

Call on us in case of any difficulties.

Burnundan nefes almakta güçlük çekiyor musun?

Are you having any difficulty breathing through your nose?

Tom öfkesini kontrol etmekte güçlük çekiyor.

Tom has difficulty controlling his anger.

Tom Mary'nin yerini bulmakta güçlük çekti.

Tom had difficulty locating Mary.

Kazadan sonra tekrar yürümekte güçlük çekti.

She struggled to walk again after the accident.

Oksijene bağlıyken bile nefes almakta güçlük çekiyordu.

Even in oxygen, he was struggling to breathe.

O yıllarda insanlar buna inanmakta güçlük çekiyordu

In those years, people had difficulty believing this.

Ki biz bugün dahi inanmakta güçlük çekiyoruz

Which we have difficulty believing even today

O kelimeyi telaffuz etmede her zaman güçlük yaşıyorum.

I always have trouble pronouncing that word.

Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.

I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.

Tom Mary'nin nasıl biri olduğunu hatırlamada güçlük çekiyordu.

Tom had trouble remembering what Mary looked like.

İhtiyacımız olan parayı bize ödünç verecek birini bulmakta güçlük çekiyoruz.

We're having difficulty finding someone who'll lend us the money we need.

Sigara içmekle ilgili tehlikeler hakkında onu ikna etmede güçlük çektim.

I had difficulty convincing her of the dangers of smoking.

Kadınların veya bebeklerin size ne söylediklerini anlamada güçlük çekiyor musunuz?

Do you have trouble understanding what women or babies say to you?

Doyuracak üç büyük boğaz olduğundan anne, aileye yemek bulmakta güçlük çekecektir.

With three large appetites to satisfy, she will struggle to provide for the family.

Kadınların veya küçük çocukların size ne dediklerini anlamakta güçlük çekiyor musunuz?

Do you have difficulty understanding what women or small children say to you?

Köpeğimi hangi marka köpek yiyeceği ile besleyeceğime karar vermede güçlük çekiyorum.

I had trouble deciding which brand of dog food to feed my dog.

Geçimimi sağlamakta güçlük çekiyorken bana 500$ ödünç verdiğin için sana çok teşekkür ederim.

Thank you very much for lending me $500 when I was having difficulty making ends meet.