Translation of "Ofisini" in English

Ofisini Osaka'ya taşıdı.

He transferred his office to Osaka.

Ben onun ofisini bulabildim.

I managed to find his office.

Onun ofisini bulmak kolaydı.

It was easy to find his office.

Tom Jackson'ın ofisini arıyorum.

I'm looking for Tom Jackson's office.

Tom şerifin ofisini aradı.

Tom called the sheriff's office.

Sami ofisini kiraya verdi.

Sami put his office up for rent.

Polis Tom'un ofisini aradı.

The police searched Tom's office.

Havaalanına gelir gelmez ofisini aradı.

As soon as he arrived at the airport, he phoned his office.

Onun ofisini bulmada zorluk çekmedim.

I had no difficulty in finding his office.

Ben onun ofisini kolayca buldum.

I easily found his office.

Onun ofisini bulmakta güçlük çekmedim.

I had no trouble finding his office.

Hiç ofisini açık bıraktın mı?

Have you ever left your office open?

Tom'un Mary'nin ofisini kullanacağını düşündüm.

- I thought Tom would use Mary's office.
- I thought that Tom would use Mary's office.

Ben senin ofisini aramaya çalıştım.

I tried calling your office.

Tom ofisini Mary ile paylaşıyor.

Tom shares his office with Mary.

Tom, Mary'nin ofisini temizlemesini söyledi.

Tom asked Mary to clean his office.

Her zaman ofisini düzenli tutmak.

Always keep your office tidy.

Tom'un ofisini bulmak kolay olmadı.

It wasn't easy to find Tom's office.

Onlar da patent ofisini meşgul ettiler.

And they've kept the patent office busy.

Yarın sabah ofisini ziyaret edebilir miyim?

- May I come to see you at your office tomorrow morning?
- May I visit your office tomorrow morning?

Tom'un ofisini bulmakta hiçbir sorun yaşamadım.

I had no trouble finding Tom's office.

Susie bazen babasının ofisini ziyaret eder.

Susie sometimes visits her father's office.

Tom, Mary'den ofisini terk etmesini istedi.

Tom asked Mary to leave his office.

Tom'un ofisini ne renge boyayacağını merak ediyorum.

I wonder what color Tom will paint his office.

Onun ofisini aradım fakat kimse cevap vermedi.

I called her office, but no one answered.

Sana onun ofisini göstereceğim ve seni onunla tanıştıracağım.

I'll show you to his office and introduce you to him.

- Onun ofisini bulmak kolaydı.
- Onun bürosunu bulmak kolaydı.

Finding her office was easy.

Polis ofisini aramaya geldiğinde Tom kuşkuyla hareket etti.

Tom acted suspiciously when the police came to search his office.

Londra ofisini aradım. Tom'un dün Boston'a gittiğini söylediler.

I called our London office. They said that Tom left for Boston yesterday.

Tom ofisini temizlemesi için Mary'nin kendisine yardım etmesini istedi.

Tom asked Mary to help him clean his office.

- Tom bazen babasının ofisini ziyaret eder.
- Tom bazen babasının bürosunu ziyaret eder.

Tom sometimes visits his father's office.

- Tom sık sık babasının ofisini ziyaret eder.
- Tom sık sık babasının bürosunu ziyaret eder.

Tom often visits his father's office.