Translation of "Duyduk" in English

Getirdiklerini duyduk.

to Rocha.

Biz duyduk.

We heard.

Tom'u duyduk.

We heard Tom.

Atışlar duyduk.

We heard shots.

Sesler duyduk.

We heard voices.

Sizi duyduk.

We heard you.

Onları duyduk.

We heard them.

Onu duyduk.

We heard him.

Gücümüzle gurur duyduk.

We took pride in our strength.

Bir gürültü duyduk.

We heard a noise.

Hepimiz söylentileri duyduk.

We've all heard the rumors.

Kapının açıldığını duyduk.

We heard the door open.

Sanırım yeterince duyduk.

I think we've heard enough.

Bombanın patladığını duyduk.

We heard the bomb go off.

Biz öksürük duyduk.

We heard coughing.

Biz çığlıklar duyduk.

We heard screams.

Onunla gurur duyduk.

We were proud of her.

Silah sesi duyduk.

We heard gunfire.

Silah atışı duyduk.

We heard shooting.

Kilise çanlarını duyduk.

We heard the church bells.

Onlarla gurur duyduk.

- We were proud of them.
- We were proud of her.

Biz onu duyduk.

We heard it.

Hasta olduğunu duyduk.

We heard that you were sick.

Birinin bağırdığını duyduk.

We heard somebody shout.

Sıkıntı yaşadığını duyduk.

We heard that you had trouble.

Odada sesler duyduk.

We heard voices in the room.

Tom'a sempati duyduk.

We felt sympathy for Tom.

Onun hepsini duyduk.

We've heard it all.

Tom'un ağladığını duyduk.

We heard Tom crying.

Tom'un ağlamasını duyduk.

We heard Tom cry.

Dinozorların nasıl öldüklerini duyduk.

We've all heard about how the dinosaurs died.

Sınavı geçtiğin haberini duyduk.

We heard the news that you had passed the exam.

Yukarıdan bir çığlık duyduk.

We heard a cry from above.

Uzakta kaplanların kükrediğini duyduk.

We heard tigers roaring in the distance.

Biz uçakları bile duyduk.

We even heard planes.

Biz kapının kapandığını duyduk.

We heard the door shut.

Ateşli silahların sesini duyduk.

We heard the sound of gunshots.

Hepimiz senin hakkında duyduk.

We've all heard about you.

Onu daha önce duyduk.

We've heard that before.

Çocuğun keman çaldığını duyduk.

We heard the boy playing the violin.

Biz dışarıda çığlık duyduk.

We heard screaming outside.

Biz silah sesleri duyduk.

We heard gunshots.

Tom'un Fransızca konuştuğunu duyduk.

We heard Tom speaking French.

Tom'un bunu yaptığını duyduk.

- We heard Tom doing that.
- We heard that Tom was doing that.

Kesinlikle bir şey duyduk.

We definitely heard something.

- Onun alt kata geldiğini duyduk.
- O aşağıya inerken ayak seslerini duyduk.

We heard him come downstairs.

Biz uzakta silah sesleri duyduk.

We heard shots in the distance.

Aniden bir silah sesi duyduk.

All at once we heard a shot.

Birinin üst kata gittiğini duyduk.

We heard someone go upstairs.

Bu şarkıyı daha önce duyduk.

We heard this song before.

Yan odadan silah sesleri duyduk.

We heard gunshots from next door.

Biz Tom'un zorda olduğunu duyduk.

We heard Tom was in trouble.

Bu gürültüyü daha önce duyduk.

We've heard this noise before.

Biz onun çığlık attığını duyduk.

We heard her cry.

Bu sözleri daha önce duyduk.

We've heard those promises before.

Onun merdivenlerden aşağı geldiğini duyduk.

We heard him come down the stairs.

Biz bunu daha önce duyduk.

We've heard this before.

Biz gürültülü bir patlama duyduk.

We heard a loud explosion.

Buna benzer sloganı hep duyduk biz

we always heard the slogan like this

Büyük bir gürültüyle ağacın düştüğünü duyduk.

We heard the tree fall with a crash.

Silah sesine benzer bir şeyler duyduk.

We heard what sounded like gunshots.

Bu yer hakkında çok şey duyduk.

We've heard a lot about this place.

Onun için hepimiz büyük acı duyduk.

We all felt great sorrow for him.

Hakkında bir sürü güzel şey duyduk.

We've heard a lot of nice things about you.

Kendimizi zorlayacak bir şeye ihtiyaç duyduk.

We needed a challenge.

Biz yukarılardan geçen helikopterlerin sesini duyduk.

We heard the sound of helicopters overhead.

Biz üç el silah sesi duyduk.

We heard three shots.

Biz gece boyunca tren gürültüsünü duyduk.

We hear the noise of the train during the night.

Sizi yüksek sesle ve net duyduk.

We heard you loud and clear.

Bugün biyogaz çıkarma hakkında bir hikaye duyduk.

Today we heard a story about biogas extraction.

Yan odada hareket eden bir şey duyduk.

We heard something moving in the next room.

Sesimizin vadinin diğer tarafından gelen yankısını duyduk.

We heard the echo of our voices from the other side of the valley.

Çok uzakta olmayan bir silah sesi duyduk.

We heard a shot not far away.

Biz patlama duyduk ve evin tutuştuğunu gördük.

We heard the explosion and saw the house burst into flames.

Tom'un intihar ettiğini duyduk, ama biz ona gerçekten inanmadık.

We heard that Tom had committed suicide, but we didn't really believe it.

Biz kötü hava olduğunu duyduk, bu yüzden geziyi iptal etmeye karar verdik.

We heard it was bad weather, so we decided to cancel the trip.

Hepimiz eski zamanlardan kitaplarda kalan eski yasaları duyduk, bunların çoğu birkaç kahkaha için iyidir.

We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.

Yakın zamanda bir babanın büyük ailesinin huzurunda, "erkek çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum." dediğini duyduk.

Not long ago we heard a father say in the presence of his large family, "I don't want any of my boys to be lawyers."