Translation of "Yeterince" in Finnish

0.059 sec.

Examples of using "Yeterince" in a sentence and their finnish translations:

Yeterince güçlüler.

He ovat tarpeeksi vahvoja.

- Sana yeterince teşekkür edemem.
- Ben yeterince teşekkür edemiyorum.
- Size yeterince teşekkür edemiyorum.

En voi kiittää sinua tarpeeksi.

Yeterince hızlı değildi.

Hän ei ollut tarpeeksi nopea.

Yeterince rekabetçi değildim.

En ollut tarpeeksi kilpailuhenkinen.

Yeterince güçlü değilsin.

Et ole tarpeeksi vahva.

Yeterince mango yok.

Mangoja ei ole tarpeeksi.

Sanırım yeterince yedik.

- Minusta tuntuu, että olemme syöneet tarpeeksi.
- Musta tuntuu, et me syötiin tarpeeks.

Fransızcan yeterince iyi.

Sinun ranskasi on tarpeeksi hyvää.

Ben yeterince uyumuyorum.

En nuku tarpeeksi.

Bu yeterince iyi.

Se on tarpeeksi hyvä.

Yeterince zamanım yoktu.

Minulla ei ollut tarpeeksi aikaa.

Yeterince gayret etmiyorsun.

Et yritä tarpeeksi kovasti.

Zaten yeterince yedim.

Olen syönyt jo tarpeeksi.

O yeterince güzel.

Hän on tarpeeksi kaunis.

O, yeterince çok çalışmaz.

- Hän ei opiskele tarpeeksi kovasti.
- Hän ei opiskele tarpeeksi ahkerasti.

Sanırım yeterince saldırgan değilim.

Luulen, että en ole tarpeeksi aggressiivinen.

Sanırım yeterince iddialı değilim.

- Luulen, että en ole tarpeeksi määrätietoinen.
- Luulen, että en ole tarpeeksi vakuuttava.

Sadece yeterince çok denemiyorsun.

Et vain yritä tarpeeksi kovasti.

Yeterince acı çekmedim mi?

Enkö minä ole kärsinyt tarpeeksi?

Fransızcayı yeterince iyi konuşamıyorum!

Minä en puhu ranskaa tarpeeksi hyvin!

Ben yeterince uzun uyumadım.

En nukkunut tarpeeksi pitkään.

Ben zaten yeterince duydum.

Olen jo kuullut tarpeeksi.

Sanırım yeterince paramız var.

- Mä luulen, että meillä on tarpeeksi rahaa.
- Luulen, että meillä on tarpeeksi rahaa.
- Minun mielestäni meillä on tarpeeksi rahaa.
- Minusta meillä on riittävästi rahaa.

Bana yeterince ödeme yapılmıyor.

- Minulle ei makseta riittävästi.
- En saa riittävästi palkkaa.

Sen yeterince hızlı değilsin.

Et ole tarpeeksi nopea.

Tom yeterince yemek yemiyor.

- Tomi ei ole syönyt tarpeeksi.
- Tomi ei ole syönyt tarpeeksi viime aikoina.

O yeterince iyi olmayacak.

Tuo ei ole tarpeeksi hyvä.

Bizim yeterince paramız yok.

Meillä ei ole tarpeeksi rahaa.

Sen yeterince egzersiz yapmıyorsun.

Et saa tarpeeksi liikuntaa.

Son zamanlarda yeterince uyuyamadım.

Viime aikoina en ole saanut tarpeeksi unta.

Artık yeterince param yok.

Minulla ei ole nyt tarpeeksi rahaa.

Bu bira yeterince soğuk değil.

Tämä olut ei ole tarpeeksi kylmä.

Onu kaldırmak için yeterince güçlüdür.

Hän on tarpeeksi vahva nostamaan tuo.

Hayat kısadır ama yeterince uzundur.

Elämä on lyhyt, mutta silti riittävän pitkä.

Tom yeterince iyi Fransızca konuşabilir.

Tom osaa puhua ranskaa tarpeeksi hyvin.

Şu anda yeterince param yok.

Minulla ei juuri nyt ole tarpeeksi rahaa.

Bu kahve yeterince sıcak değil.

Tämä kahvi ei ole tarpeeksi kuumaa.

Pekala... Evim yeterince büyük değildir.

Tuota... Taloni ei ole tarpeeksi iso.

Ben onu yeterince iyi tanıyorum.

Tiedän sen tarpeeksi hyvin.

Tom yeterince hızlı hareket etmedi.

Tomi ei toiminut tarpeeksi nopeasti.

Bence yeterince ikna edici değildin.

Luulenpa ettet ollut tarpeeksi vakuuttava.

Eğer İngilizce Hazreti İsa için yeterince iyi olsa, benim için yeterince iyi olur.

Jos englanti kelpasi Jeesukselle, kelpaa se minullekin.

Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.

Hyppy onnistui. Vesi on tarpeeksi syvää.

Ve yeterince sağlam olup olmadığını bilmiyorum.

ja onko se tarpeeksi vakaa ja kestävä.

O arabayı almak için yeterince zengin.

Hän on tarpeeksi rikas ostaakseen sen auton.

Ehliyet almak için yeterince yaşlı değilim.

En ole tarpeeksi vanha saamaan ajokorttia.

Bence, benim Almancam yeterince iyi değil.

Mielestäni en hallitse saksaa riittävän hyvin.

Bu senin için yeterince iyi mi?

Onko tämä tarpeeksi hyvä sinulle?

Tom artık çalışmak için yeterince iyi.

Tomi on nyt tarpeeksi terve, että voi tehdä töitä.

Bunu yapmak için yeterince güçlü değilim.

En ole tarpeeksi vahva tekemään tätä.

Tom bana karşı yeterince kibar görünüyordu.

Tom vaikutti ihan tarpeeksi kohteliaalta minusta.

Sanırım ne demek istediğini yeterince anlattın.

Luulen, että olet tehnyt asiasi selväksi.

Kirazlar toplamak için yeterince olgun mu?

Ovatko kirsikat tarpeeksi kypsiä poimittaviksi?

Her neyse, ben yeterince söylediğimi düşünüyorum.

Joka tapauksessa, luulen, että olen jo puhunut tarpeeksi.

O, onun için yeterince iyi değildir.

Hän ei ole tarpeeksi hyvä hänelle.

Oda senin için yeterince büyük mü?

Onko huone sinulle tarpeeksi iso?

Yeterince param yok, bu yüzden gidemem.

- Minulla ei ole tarpeeksi rahaa, joten en pääse.
- Minulla ei ole tarpeeksi rahaa, joten en voi mennä.

Kutu bir çocuğun taşıması için yeterince hafif.

- Laatikko on tarpeeksi kevyt lapsen kannettavaksi.
- Rasia on kyllin kevyt lapsen kantaa.

Bir ödül kazanmak için yeterince yükseğe zıplamadı.

Hän ei hypännyt tarpeeksi korkealle voittaakseen palkinnon.

O, yalnız seyahat etmek için yeterince yaşlıdır.

Hän on tarpeeksi vanha matkustamaan yksin.

Bu gölet yüzmek için yeterince derin değil.

Tämä lampi ei ole tarpeeksi syvä uimista varten.

İstifa etmem için yeterince çok nedenler var.

Minulla on tarpeeksi paljon syitä irtisanoutua.

O, yeterince çalışmadığı için sınavlarda başarısız oldu.

Hän reputti tutkinnossaan, koska ei opiskellut riittävästi.

Tom kendi kararını vermek için yeterince yaşlı.

- Tomi on tarpeeksi vanha päättämään itse.
- Tomi on sen ikäinen, että hän voi päättää itse.

Tom bugün çalışmak için yeterince iyi mi?

Onko Tom tarpeeksi terve tekemään töitä tänään?

Mary'nin Tom'la doğrudan doğruya yüzleşecek yeterince cesareti yok.

Mary ei uskalla haastaa Tomia suorilta käsin.

O, zihinsel aritmetik yapmak için yeterince zeki değil.

- Hän ei ole tarpeeksi älykäs laskeakseen päässään.
- Hän ei ole tarpeeksi fiksu laskeakseen päässään.

Beni, bunu yapmayacağımı bilecek kadar yeterince iyi tanıyorsun.

Tunnet minun tarpeeksi hyvin tietääksesi, etten tekisi niin.

Tom bugün okula gitmek için yeterince iyi mi?

Onko Tom tarpeeksi terve menemään kouluun tänään?

Bu orangutanlar için yeterince iyiyse benim için de iyidir.

Se mikä kelpaa orangeille, kelpaa myös minulle.

Su buz gibi! Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.

Vesi on jääkylmää! Hyppy onnistui. Vesi oli tarpeeksi syvää.

Bir şeyin doğrusunu bilecek kadar yeterince yaşlısın. Terbiyeni takın.

Olet tarpeeksi vanha tietämään paremmin. Käyttäydy kunnolla.

"Biraz daha kahve alır mıydınız?" "Hayır, teşekkürler. Yeterince içtim."

”Haluatko vähän lisää kahvia?” ”Ei kiitos. Join jo tarpeeksi.”

O, iş dünyasında başarılı olmak için yeterince agresif değil.

Hän ei ole tarpeeksi aggressiivinen onnistuakseen liike-elämässä.

Muhtemelen onu yeterince sık söylemediğimi biliyorum, ama seni seviyorum.

Tiedän että en todennäköisesti sano sitä tarpeeksi usein, mutta minä rakastan sinua.

Keşke öyle bir araba almak için yeterince zengin olsam.

- Olisinpa tarpeeksi rikas ostaakseni tuollaisen auton.
- Olisinpa tarpeeksi rikas, jotta voisin ostaa tuollaisen auton.

Tom oraya tek başına gitmek için yeterince yaşlı değil.

Tomi ei ole tarpeeksi vanha menemään sinne itsekseen.

Güneşin doğuşunu görmek için ne sıklıkla yeterince erken kalkarsın?

Kuinka usein olet ylhäällä jo auringonnousun aikaan?

Tom gerçekten ne olduğunu Mary'ye söyleyecek kadar yeterince aptal değildi.

Tom ei ollut niin typerä, että hän olisi kertonut Marille mitä oli oikeasti tapahtunut.

Tom, karanlıktan sonra kendi başına dışarı çıkmamak için yeterince mantıklıydı.

Tomilla oli tarpeeksi järkeä päässään olla menemättä yksinään ulos pimeän tultua.

- Tom yeterince parası olmadığını biliyordu.
- Tom yeterli parası olmadığını biliyordu.

Tom tiesi ettei hänellä ollut tarpeeksi rahaa.

Evet, su yeterince derin görünüyor, ama asla yüzde 100 emin olamazsınız.

Vesi näyttää tarpeeksi syvältä, mutta koskaan ei voi olla 100 % varma.

- Bu hakikaten yeterince büyük değil.
- Bu filhakika gerektiği kadar büyük değil.

Se ei ole ihan tarpeeksi suuri.

Bu biftek az pişmiş görünüyor. Yeterince pişmiş olup olmadığını merak ediyorum.

Tämä pihvi tuntuu raa'alta. Onkohan se sopivasti kypsennetty?

Son zamanlarda ne kadar çok uyursam uyuyayım gerçekten yeterince uyumuş gibi görünemiyorum.

Viime aikoina on näyttänyt siltä, että ei väliä kuinka paljon saan unta, niin en vain näytä saavan nukuttua tarpeeksi.

Göl donmuştu ama buzun üzerinde yürümek için yeterince güçlü olduğundan emin değilim.

Järvi on jäätynyt, mutta en ole varma siitä, että kestääkö jää kävelemisen.

- Tom kendi kararını verecek kadar yaşlı.
- Tom kendi kararını vermek için yeterince yaşlı.

Tom on tarpeeksi vanha päättääkseen itse.

Telefon hattını keserek iletişimi yeterince sekteye uğratmış olduk. En dramatik tarafı da birkaç polis memurunun bizimle gelmesiydi.

Valtaamalla tämän paikan vähensimme viestintää tuntuvasti. Dramaattisinta oli, että osa poliiseista liittyi meihin.

Tom patlamış mısırın tadına baktı ve yeterince tuzlu olmadığına karar verdi, bu yüzden biraz daha tuz serpti.

Tom maistoi popcorneja ja tuumasi, etteivät ne olleet tarpeeksi suolaisia, joten hän ripotteli niihin vähän lisää suolaa.

- Ben onun babası olacak yaştayım.
- Ben onun babası olacak kadar yaşlıyım.
- Ben onun babası olmak için yeterince yaşlıyım.

Olen tarpeeksi vanha ollakseni hänen isänsä.