Translation of "Dokuz" in English

0.007 sec.

Examples of using "Dokuz" in a sentence and their english translations:

Dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz artı bir bindir.

Nine thousand nine hundred and ninety-nine plus one is ten thousand.

Saat dokuz.

It's nine o'clock.

- Ben dokuz saat uyudum.
- Dokuz saat uyudum.

I slept nine hours.

- Kahvaltı saat dokuz buçuktadır.
- Kahvaltı dokuz buçukta.

Breakfast is at half past nine.

Dokuz yıl önce.

Nine years ago.

Dokuz olduğunu söyledi.

He said that it was nine o'clock.

Saat dokuz çeyrek.

It's a quarter past nine.

"Saat dokuz" dedi.

He said, "It's nine o'clock."

Kediler dokuz canlıdır.

Cats have nine lives.

Dokuz çiçek aldım.

I bought nine flowers.

Değişim dokuz pezoydu.

The change was nine pesos.

Dokuz saat uyudum.

- I slept nine hours.
- I slept for nine hours.

Saat dokuz otuz.

It's nine-thirty.

- Bir kedi dokuz canlıdır.
- Bir kedinin dokuz canı vardır.

A cat has nine lives.

Sekiz veya dokuz yaşındaydım,

I was eight or nine,

Dokuz büyük pizzaya eşdeğer.

The equivalent of nine large pizzas.

O dokuz binin üzerinde!

It's over nine thousand!

Dokuz eksi altı kaçtır?

How many is nine minus six?

Ailemde dokuz kişi var.

There are nine people in my family.

Yaklaşık dokuz öğrencimiz var.

We have about nine students.

Saat onu dokuz geçiyor.

The time is nine minutes after ten.

Dokuz gün Atina'da kalacağım.

I'll stay in Athens for nine days.

Ben dokuz saat uyudum.

I slept for nine hours.

Saat dokuz oldu bile.

- It's already nine o'clock.
- It is already nine o'clock.

Dedem doksan dokuz yaşında.

My grandfather is ninety-nine years old.

Metuşelah toplam dokuz yüz altmış dokuz yıl yaşadıktan sonra öldü.

And all the days of Mathusala were nine hundred and sixty-nine years, and he died.

Dokuz yıl önce iktidara geldiğimizde

Nine years ago, when we came to power,

Saat dokuz. Maalesef gitmek zorundayım.

It is nine. I'm afraid I must be leaving now.

Dokuz oyuncu bir ekip oluşturuyor.

Nine players make up a team.

Babam kırk dokuz yaşında öldü.

My father died at the age of forty-nine.

Dokuz yaşındayken Almanya'dan İngiltere'ye taşındım.

I moved to England from Germany when I was nine.

Üç kere üç dokuz yapar.

Three times three is nine.

Dokuz saat uykuya ihtiyacım var.

I need nine hours of sleep.

Londra'ya dokuz Şubat sabahında vardım.

It was on the morning of February the ninth that I arrived in London.

Benim saatime göre tam dokuz.

It is just nine by my watch.

O saatin dokuz olduğunu söyledi.

He said it was nine o'clock.

Ben on dokuz yaşındayken evlendim.

I was married when I was nineteen.

Bizim okulun dokuz sınıfı var.

Our school has nine classes.

Tom doksan dokuz yaşındayken öldü.

Tom died at the age of ninety-nine.

Dokuz-beş işinde çalışmaktan bıktım.

I'm tired of working a nine-to-five job.

Bayan Smith'i dokuz yıldır tanıyorum.

I have known Miss Smith for nine years.

Pekin'de dokuz milyon bisiklet var.

There are nine million bicycles in Beijing.

Mary doksan dokuz yıl yaşadı.

Mary lived for ninety-nine years.

Tom tam dokuz yarda aldı.

Tom bought the whole nine yards.

Çocuğum dokuz aylıkken konuşmayı öğrendi.

My child learned to talk at nine months old.

Leyla dokuz kez ateş etti.

Layla shot nine times.

Onun dokuz çift ayakkabısı var.

He has nine pairs of shoes.

Stratejik bir konum . O dönemde bin dokuz yüz yetmiş dokuz yılda açılışı yapılan

, specifically near the Arabian Gulf, which faces Iran.

- Kütüphanede dokuz kız, üç oğlan var.
- Kütüphanede dokuz kız ve üç oğlan var.

There are nine girls and three boys in the library.

Doksan dokuz her zaman beni güldürür.

Ninety-nine always makes me laugh.

Kaptan on dokuz yaşındayken denize gitti.

The captain went to sea when he was nineteen.

Dokuz-otuzdan sonra otobüs servisi yok.

There is no bus service after nine-thirty.

Halk hikayelerine göre kediler dokuz canlıdır.

According to folktales, cats have nine lives.

On dokuz yaşımdan beri sigara içiyorum.

I have been smoking since I was nineteen.

Büyükbabam seksen dokuz yaşına kadar yaşadı.

My grandfather lived till he was eighty-nine.

Dedem doksan dokuz yaşına kadar yaşadı.

My grandfather lived to be ninety-nine years old.

- Ben 19 yaşındayım.
- On dokuz yaşındayım.

- I am 19 years old.
- I'm 19.

Şubat artık yıllarda yirmi dokuz çeker.

February has twenty-nine days in leap years.

Tom Boston'a geldiğinde on dokuz yaşındaydı.

When he arrived in Boston, Tom was nineteen.

O, dokuz yardın tamamını satın aldı.

He bought the whole nine yards.

Dokuz milyon insan seçimde oy kullandı.

Nine million people voted in the election.

Dokuz yaşında daktilo ile yazmayı öğrendim.

I learned to type at the age of nine.

Toplam olarak ailemde dokuz kişi vardır.

In total there are 9 people in my family.

Tom'un kedisinin dokuz yavru kedisi vardı.

Tom's cat had nine kittens.

Fadıl dokuz ay boyunca hastanede tutuldu.

Fadil was kept in the hospital for nine months.

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

And I looked at Tucker, who at this point was about nine years old -

Ekonomik büyümemiz yüzde dokuz oranında zirve yapmıştı.

our economic growth had peaked at nine percent.

Dokuz rehine vardı, üçer kişilik üç grup.

We were nine hostages. Three, three and three. Three groups.

O, New York'a giden dokuz otobüsüne bindi.

He caught the nine o'clock shuttle to New York.

Onun on dokuz yaşındayken şampiyon olması şaşırtıcı.

It's amazing that he won the championship at the age of nineteen.

Osamu Dazai otuz dokuz yaşındayken kendini öldürdü.

Osamu Dazai killed himself at the age of thirty-nine.

- Saat dokuzu çeyrek geçiyor.
- Saat dokuz çeyrek.

- It's a quarter past nine.
- It's 9:15.

Akşam yemeği saat dokuz otuzda servis edildi.

Supper is served at nine-thirty.

İspanyolca parti için on dokuz mezun vardı.

There were nineteen graduates for the batch of Spanish class.

Saat dokuz civarında ben tekrar yolumda olacağım.

Around nine o'clock I'll be on my way back again.

On dokuz devlet 1816 seçimlerinde oy kullandı.

Nineteen states voted in the elections of 1816.

Fadıl dokuz yaşındaki bir kıza vahşice saldırdı.

Fadil savagely assaulted a nine-year-old girl.

Tom on dokuz yaşındayken ilk karısıyla evlendi.

Tom married his first wife when he was nineteen.

Bina temel atıldıktan dokuz ay sonra tamamlandı.

The building was completed nine months after breaking ground.

Dokuz kadın bir bebeği bir ayda doğuramaz.

Nine women can't make a baby in one month.

Şöyle dediler: "Şimdi diğer dokuz delikte de oynayacağız."

And it was like, "Hey. We're gonna do the other nine holes now."

Yedi ve dokuz saatlik bu referans noktasını kullanarak,

And what we've been finding from large-scale epidemiological studies

Otobüs servisi dokuz ve on arasında iyi değil.

The bus service is not good between nine and ten.

Ben bin dokuz yüz yetmiş iki yılında doğdum.

I was born in the year nineteen hundred and seventy-two.

- Ben 19 yaşındayım.
- On dokuz yaşındayım.
- 19 yaşındayım.

- I am 19 years old.
- I'm 19.

Bir, üç, beş, yedi ve dokuz tek sayılardır.

One, three, five, seven and nine are odd numbers.

O dün gece saat dokuz civarında geri geldi.

He came back last night around nine.

- Beethoven, 9. senfoniyi yazdı.
- Beethoven dokuz senfoni yazdı.

Beethoven wrote nine symphonies.

O sadece on dokuz yaşındayken onun bekaretini aldı.

He took her virginity when she was just nineteen.

Bugüne kadar dokuz ülkeden daha fazlasını ziyaret ettim.

I have visited more than nine countries to date.

Dedem kırk dokuz yaşında iken Brezilya'ya göç etti.

When he was forty-nine years old, my grandfather emigrated to Brazil.

"Ben kimya testinden dokuz aldım. Ya sen?" "Aynısını."

"I got nine on my chemistry test. And you?" "The same."

Tekillikten sonra, hepimizin dokuz boyutlu cinsel organları olacak.

After the Singularity, we will all have nine dimensional sex organs.

. Bin dokuz yüz yetmiş bir yılının ikinci Aralık ayında

steady plan , which are the two things that the UAE got at the same time.