Translation of "Doksan" in English

0.005 sec.

Examples of using "Doksan" in a sentence and their english translations:

Mary doksan altmış doksan ölçülere sahip.

- Mary is hourglass-shaped.
- Mary has an hourglass figure.

Doksan dolarları var.

They have ninety dollars.

Dik açı doksan derecedir.

A right angle has ninety degrees.

Yüz eksi doksan ondur.

A hundred minus ninety is ten.

Doksan beşine kadar yaşadı.

He lived to be 95.

Dedem doksan dokuz yaşında.

My grandfather is ninety-nine years old.

Lütfen sayfa doksan dördü oku.

Please read page ninety-four.

O doksan yaşına kadar yaşadı.

She lived to be ninety.

O, doksan yaşına kadar yaşadı.

He lived to be ninety.

Dedem doksan yaşına kadar yaşadı.

My grandfather lived to be ninety.

Tom doksan dokuz yaşındayken öldü.

Tom died at the age of ninety-nine.

Mary doksan dokuz yıl yaşadı.

Mary lived for ninety-nine years.

Büyükannem zaten doksan yaşından fazla.

My grandmother is already more than ninety years old.

Tom doksan yaşına kadar yaşadı.

Tom lived to be ninety.

Bir buçuk saat doksan dakikadır.

One and a half hours are ninety minutes.

Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

My grandmother lived to be ninety-five years old.

Doksan dokuz her zaman beni güldürür.

Ninety-nine always makes me laugh.

Onun doksan yaşına kadar yaşayacağından eminim.

- I am sure of his living to be ninety years old.
- I'm certain that he will live to be ninety.

Dedem doksan dokuz yaşına kadar yaşadı.

My grandfather lived to be ninety-nine years old.

Önümüzde yaşlı adam doksan iki yaşında.

The old man in front of us is ninety-two years old.

İki kere kırk beş doksan yapar.

Forty-five times two is ninety.

Tom doksan yaşını aşmış bir kimsedir.

Tom is a nonagenarian.

Enoş doksan yaşındayken oğlu Kenan doğdu.

And Enos lived ninety years, and begot Cainan.

Neredeyse doksan milyon insan oy kullandı.

Almost sixty-nine million people voted.

Az sayıda kişi doksan yaşına kadar yaşar.

Few people live to be ninety years old.

"Bu mendil ne kadar?" "Doksan beş sent."

"How much is this handkerchief?" "It is ninety-five cents."

Doksan yaşına kadar yaşamak hiç ender değildir.

- It's not at all rare to live to be over ninety years old.
- It isn't at all rare to live to be over ninety years old.

Doksan yıldan fazla yaşamak hiç ender değildir.

It is not rare at all to live over ninety years.

Yetimlerin yüzde doksan beşi 5 yaşından büyüktür.

Ninety-five percent of orphans are older than 5 years old.

Ben en az doksan kilo ağırlığında olmalıyım.

I must weigh at least ninety kg.

Büyükbaba doksan altı yaşında olmaktan mutlu değil.

Grandpa is not glad to be ninety-six.

Eskimoların kar için doksan farklı kelimesi var.

Eskimos have ninety different words for snow.

Ben onun doksan yaşına kadar yaşayacağına eminim.

I am sure of his living to be ninety years old.

Tom yarından sonraki gün doksan yaşına girecek.

Tom turns ninety the day after tomorrow.

Bu durumu unutamıyorum: Böyle doksan sayfa filan yazmışım,

I can not forget this situation: I wrote like ninety pages,

Delegeler başarılı olmadan doksan beş kez oy kullandı.

The delegates voted ninety-five times without success.

Otuz beş santigrat derece doksan beş Fahrenheit dereceye eşittir.

Thirty-five degrees centigrade equals ninety-five degrees Fahrenheit.

Yaşlı kadın doksan yaşında ama onun zihinsel yetenekleri etkileyici.

The old woman is ninety years old, but her cognitive abilities are impressive.

- Onun doksan yaşına kadar yaşaması muhtemel.
- Doksanı devirmesi muhtemel.

He is likely to live to be ninety.

Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var.

We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.

Clyde Tombaugh 17 Ocak 1997 tarihinde doksan yaşında öldü.

Clyde Tombaugh died at the age of ninety on January 17, 1997.

Dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz artı bir bindir.

Nine thousand nine hundred and ninety-nine plus one is ten thousand.

On, yirmi, otuz, kırk, elli, altmış, yetmiş, seksen, doksan, yüz.

- Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, hundred.
- Ten, twenty, thirty, forty, fifty, sixty, seventy, eighty, ninety, one hundred.

Doksan yaşında, Tom'un büyükannesi hâlâ çok aktif bir hayat sürdürüyor.

At 90, Tom's grandmother still leads a very active life.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en genç otomobil şirketi doksan yaşından fazladır.

The youngest car company in the United States is more than ninety years old.

Mahalalel toplam sekiz yüz doksan beş yıl yaşadıktan sonra öldü.

And all the days of Malaleel were eight hundred and ninety-five years, and he died.

Gaz. Bunu yüzde doksan dokuzu yüzde on beş ile Amerika Birleşik Devletleri

ninety- nine percent, then India by about six point twenty-four percent,

- Çeşitli dillerde 97'yi nasıl söylersin?
- Çeşitli dillerde "doksan yedi"'yi nasıl söylersin?

- How do you say "ninety-seven" in various languages?
- How do you say 97 in various languages?

Nuh'un doğumundan sonra Lemek beş yüz doksan beş yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu.

And Lamech lived after he begot Noah, five hundred and ninety-five years, and begot sons and daughters.