Translation of "Düşündüklerini" in English

Tom düşündüklerini söylüyor.

Tom says what he thinks.

Amerikalılar düşündüklerini açıkça söyler.

Americans are frank enough to say what they think.

Onların ne düşündüklerini anlayamıyorum.

I can't understand what they were thinking.

Onların ne düşündüklerini bilmiyorum.

I don't know what they think.

Onların ne yapmayı düşündüklerini bilmiyorum.

I don't know what they think they're doing.

Diğer kişilerin hakkımda düşündüklerini umursamam.

I don't care what other people think of me.

İnsanların benim hakkımda ne düşündüklerini biliyorum.

I know what people think of me.

İnsanların benim garip olduğumu düşündüklerini biliyorum.

I know people think I'm odd.

Tom ve Mary evlenmeyi düşündüklerini söylüyorlar.

Tom and Mary say they're thinking about getting married.

Günümüz öğrencilerine gelince, onların ne düşündüklerini bilmiyorum.

As for the students of today, I don't know what they are thinking about.

Bu makale hakkında düşündüklerini lütfen bana söyle.

Please tell me what you think about this article.

Birçok kişi bana yakışıklı olduğumu düşündüklerini söylediler.

- Many people have told me that they think I'm handsome.
- Many people have told me that they think that I'm handsome.
- Many people have told me they think that I'm handsome.
- Many people have told me they think I'm handsome.

Tom ve Mary bana bir köpek almayı düşündüklerini söyledi.

- Tom and Mary told me they're thinking about getting a dog.
- Tom and Mary told me that they're thinking about getting a dog.

Tom ve Mary bana John'un gergin olduğunu düşündüklerini söyledi.

- Tom and Mary told me that they thought John was nervous.
- Tom and Mary told me they thought John was nervous.
- Tom and Mary told me that they thought that John was nervous.
- Tom and Mary told me they thought that John was nervous.

Tom Amerika'daki birçok insanın niçin beyzbolun futboldan daha ilginç olduğunu düşündüklerini merak etti.

Tom wondered why many people in America think that baseball is more interesting to watch than soccer.

Tanrının bu dünyayı nasıl yarattığını bilmek istiyorum. Bu veya şu elementin spektrumuyla, bu veya şu fenomenle ilgilendiğim yok. Onun düşündüklerini bilmek istiyorum, gerisi detay.

I want to know how God created this world. I'm not interested in this or that phenomenon, in the spectrum of this or that element. I want to know His thoughts, the rest are details.