Translation of "Buyur" in English

Buyur.

- Please.
- Here you go.

Buyur al.

Help yourself to something.

Buyur, kalemimi dene.

Here, try my pen.

Buyur, bir tadına bak.

Here, have a taste.

Buyur, benim kalemimi kullan.

Here, use my pen.

Buyur, bu eldivenleri giy.

Here, put these gloves on.

Buyur, kalemimi kullanıp gör.

Here, try my pen.

- Denemekte özgürsün.
- Denemek istersen buyur.

You're welcome to give it a try.

Buyur, içecek bir şey al.

Here, have a drink.

Kapıda. İçeri buyur et lütfen.

He is at the door. Please ask him in.

O kapıda. Lütfen içeri buyur et.

She's at the door. Please ask her to come in.

- Tom beni içeri davet etti.
- Tom beni içeri buyur etti.

Tom invited me in.

- Buyur. Bunu yanına al. Faydalı olabilir.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.

Here. Take this with you. It might come in handy.

Oh, buyur bakalım. Gördün mü? Tam olacağını söylediğim gibi oldu. Şimdi git ambulans çağır.

Oh, there you go. See? It happened exactly like I said it would. Now go call the ambulance.

"Tom, bana elektronik sözlüğünü ödünç verir misin?" "Evet, sorun yok. Buyur bakalım." "Teşekkür ederim."

"Tom, could you lend me your electronic dictionary?" "Yeah, no problem. Here you go." "Thank you!"