Translation of "İçeri" in English

- İçeri koştum.
- İçeri seyirttim.

I ran inside.

- İçeri girmen gerekiyor.
- İçeri girmen lazım.
- İçeri girmelisin.
- İçeri girmek zorundasın.

You have to go inside.

- İçeri girmem gerekiyor.
- İçeri girmeliyim.
- İçeri girmek zorundayım.

- I need to go in.
- I've got to come in.

- İçeri nasıl girdin?
- İçeri nasıl girdiniz?
- Nasıl içeri girdin?

How did you get inside?

İçeri girdim.

As I entered in,

İçeri girmemelisin.

You must not come in.

İçeri buyurun.

Come right in.

İçeri gel.

- Come in.
- Come on in.
- Come inside.

İçeri giremezsin.

You can't come in.

İçeri giremiyorum.

I can't get in.

İçeri gir.

- Go on in.
- Get in.
- Enter.

İçeri girelim.

Let's go inside.

İçeri gireyim.

Let me come in.

İçeri girebilirsin.

You might as well come in.

İçeri girmelisin.

You must come in.

İçeri girsin.

Let him in.

İçeri girme.

- Don't enter.
- Don't go in.

İçeri girmeliyiz.

We should come in.

İçeri giriyoruz.

- Let's go inside.
- We're going inside.
- We'll go in.

İçeri geliyoruz.

- We're coming inside.
- We're coming in.

İçeri girdiler.

- They came in.
- They went in.

İçeri gideceğim.

I'll go in.

İçeri atlayacağım.

- I'll jump in.
- I'll get to it.

İçeri gidiyorum.

I'm going inside.

İçeri koştum.

I ran inside.

İçeri baktım.

I looked inside.

- İçeri nasıl girebiliriz?
- Nasıl içeri girebiliriz?

How can we get in?

- İçeri gelmiyor musun?
- İçeri gelmiyor musunuz?

- Aren't you coming inside?
- Aren't you coming in?

- Emilia içeri geliyor.
- Emilia içeri giriyor.

Emilia comes in.

- Sami içeri girdi.
- Sami içeri gitti.

Sami went in.

- Çamaşırı içeri getir.
- Kirli çamaşırı içeri getir.

Bring the laundry in.

- Ben sadece içeri girdim.
- İçeri yeni girdim.

I just walked in.

Peki, içeri girelim.

Okay, let's get in here.

Ben içeri gireceğim.

I'll get in.

Gelgit içeri geliyor

The tide is coming in.

Lütfen içeri girin.

- Please step inside.
- Please get in.

O içeri girdi.

She went inside.

Onlar içeri gelsinler.

Let them come in.

Şimdi içeri girebilirsin.

- You may come in now.
- You can come in now.

Çocuklar içeri giremez.

Children are not allowed in.

Kediyi içeri aldım.

I let in the cat.

İçeri nasıl girdin?

How did you get in?

Onu içeri gönderin.

Send him in.

Onu içeri gönder.

Send her in.

İçeri geri dönelim.

Let's go back inside.

İçeri girmek istiyorum.

I'd like to go inside.

Kimse içeri giremez.

No one can get in.

İçeri girebilir miyiz?

- Can we go inside?
- Can we come in?

Asla içeri girmeyeceğiz.

We'll never get inside.

İçeri birlikte girdik.

We came in together.

İçeri girdiğini duymadım.

We didn't hear you come in.

İçeri girdiğini gördük.

We saw you come in.

İçeri girmiyor musun?

Aren't you going in?

İçeri giriyor musun?

Are you just getting in?

O içeri geliyor.

She comes in.

İçeri girmeye çalışalım.

Let's try and get in.

Tom içeri girmeyecek.

Tom won't come in.

İçeri girmemi istiyorlar.

They want me to go in.

Bizi içeri alabilirim.

I can get us in.

Seni içeri alabilirim.

I can get you in.

Onu içeri getirin.

Bring him in.

Lütfen içeri gelme.

- Don't enter.
- Don't come in.
- Don't go in.

Niçin içeri dalmıyoruz?

Why don't we duck back inside?

Sanırım içeri gireceğim.

I think I'm going to go inside.

Şimdi içeri gidiyorum.

I'm going to go inside now.

Keşke içeri gelseydin.

I wish you'd come inside.

Tom'u içeri almıyorum.

I'm not letting Tom in.

İçeri gelmem söylendi.

I was told to come in.

İçeri gel Tom.

Get in here, Tom.

Tom'a içeri al.

Show Tom in.

İçeri girer misin?

Can you get in?

İçeri geliyor musun?

Are you coming in?

Merhaba, içeri buyurun.

Hi, come on in.

İçeri girebilir miyim?

Let me step inside.

Ben içeri giremedim.

I couldn't get in.

Lütfen içeri gel.

- Please come in.
- Please come in!

İçeri çok sıcak

It's too hot inside.

- Girin.
- İçeri gel.

- Come on in!
- Come on in.

Tom içeri giremez.

Tom can't come in.

Lütfen içeri girin!

- Please come in.
- Please come in!

Sizi içeri almayacağız.

We won't let you in.

Neden içeri girmiyorsun?

Why don't you come on in?

Tom'u içeri getir.

Bring Tom in.

Tom'u içeri götür.

Take Tom inside.

Tom içeri girdi.

- Tom came in.
- I came in.
- I came inside.

Onlar içeri girdiler.

They went inside.