Translation of "Buluşmam" in English

0.003 sec.

Examples of using "Buluşmam" in a sentence and their english translations:

Onlarla buluşmam gerekiyor.

I'm supposed to meet them.

Onunla buluşmam gerekiyor.

- I'm supposed to meet him.
- I'm supposed to meet her.

Tom'la bir buluşmam vardı.

I had a meeting with Tom.

Benim buluşmam bir felaketti.

My date was a disaster.

Üzgünüm, başka bir buluşmam var.

I'm sorry, I have another engagement.

Bu nedenle Tom'la buluşmam gerekir.

That's why I need to meet Tom.

Bu gece bir buluşmam var.

I have a date tonight.

Bu akşam onunla bir buluşmam var.

I have a date with her tonight.

Tom'la ne zaman buluşmam gerektiğini hatırlamıyorum.

I don't remember what time I'm supposed to meet Tom.

Mary ile bir öğle yemeği buluşmam vardı.

I have a lunch date with Mary.

Tom'la ana kapıda 2.30'da buluşmam gerekiyor.

I'm supposed to meet Tom at 2:30 at the main gate.

Bir içki için daha sonra biriyle buluşmam gerekiyor.

I'm supposed to meet someone later for a drink.

Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var.

I have a date tonight with an old girlfriend.

- Pazartesi günü bir randevum var.
- Pazartesi bir buluşmam var.

I have a date on Monday.

Tom'la bu öğleden sonra saat 2.30'da buluşmam gerekiyor.

I'm supposed to meet Tom at 2:30 this afternoon.

Saat 2.30'da buluşmam vardı ama trafiğe yakalandım ve oraya vaktinde varamadım.

I had an appointment at 2:30, but I was caught in traffic and couldn't get there in time.

- Maalesef yarın gelemem; bir buluşmam var.
- Maalesef yarın gelemem; bir toplantım var.

Unfortunately, I can't come tomorrow; I have a meeting.

- Geçen pazartesi Tom'la bir randevum vardı.
- Geçen pazartesi Tom'la bir buluşmam vardı.

I had a date with Tom last Monday.