Translation of "Boşaltmak" in English

Valizimi boşaltmak zorundayım.

I have to unpack my suitcase.

- Boşaltmak zorundayız. Bir kasırga geliyor.
- Boşaltmak zorundayız. Bir hortum geliyor.
- Boşaltmak zorundayız. Bir tornado geliyor.

We have to evacuate. A tornado's coming.

çarpma bölgesini boşaltmak olacaktı.

evacuate the impact zone.

Makarnayı boşaltmak için bir süzgeç kullanın.

Use a strainer to drain the pasta.

Dairesini iki gün içinde boşaltmak zorunda.

He had to empty his apartment in two days.

Tom iki gün içerisinde apartmanını boşaltmak zorundaydı.

Tom had to empty his apartment in two days.

Tesisatçı boruyu boşaltmak için suyu dışarı pompaladı.

The plumber pumped out the water in order to drain the pipe.

Boşaltmak için de bir düğmesi oldu mu tamamdır.

With a key to empty them instantly.

Evlerini boşaltmak ve göç etmek zorunda kalacak . Güneydoğuda yer alan ve

disappear from the face of the earth. Such as Bangladesh, which is located in the southeast and

Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.

These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.