Translation of "Boğulmak" in English

0.003 sec.

Examples of using "Boğulmak" in a sentence and their english translations:

Çocuk boğulmak üzereydi.

The child came near being drowned.

Tom gözyaşlarına boğulmak üzereydi.

Tom was about to burst out crying.

Kendi suyunda boğulmak gibi birşey

It's like drowning in your own water

Babası onu kurtarmaya geldiğinde çocuk boğulmak üzereydi.

The boy was on the point of drowning when his father came to his rescue.

Tom Mary'nin gözyaşlarına boğulmak üzere olduğunu görebiliyordu.

Tom could see that Mary was about to burst into tears.

Tom her zaman gözyaşlarına boğulmak üzereymiş gibi görünüyor.

Tom looked as if he was about to burst out crying at any time.

Hangisi daha kötü bilmiyorum: parçalara ayrılmak veya boğulmak.

I don't know what's worse: being dismembered or suffocated.

Tom her an göz yaşlarına boğulmak üzereymiş gibi görünüyordu.

Tom seemed like he was about to burst into tears any minute.

Bu, yaşayan balıklar için ya boğulmak demek ya da ölümüne ezilmek.

where the surviving fish either suffocate or are crushed to death.

- O sadece boğulmak için oraya yüzmeye gitti.
- Oraya yüzmeye diye boğulmaya gitti.

He went there swimming only to be drowned.