Translation of "Gitmeyeceğim" in English

Gitmeyeceğim.

I'm not going to go.

- Seninle gitmeyeceğim.
- Sizinle gitmeyeceğim.

I'm not going to go with you.

Okula gitmeyeceğim.

I won't go to school.

Seninle gitmeyeceğim.

- I won't be going with you.
- I'm not going to go with you.

Geri gitmeyeceğim.

I won't go back.

Tom'suz gitmeyeceğim.

I won't leave without Tom.

Partiye gitmeyeceğim.

I'm not going to go to the party.

Oraya gitmeyeceğim.

I'm not going to go there.

Asla gitmeyeceğim.

I'll never leave.

Uzaklara gitmeyeceğim.

- I won't leave.
- I won't go away.

Onlarsız gitmeyeceğim.

I won't leave without them.

Onsuz gitmeyeceğim.

I won't leave without him.

Onlarla gitmeyeceğim.

I won't be going with them.

- Tom oradaysa partiye gitmeyeceğim.
- Partiye Tom oradaysa gitmeyeceğim.
- Partiye gitmeyeceğim Tom oradaysa.

I won't go to the party if Tom is there.

Yarın sinemaya gitmeyeceğim.

I'm not going to the movies tomorrow.

Uzun süre gitmeyeceğim.

- I won't be long.
- I won't be gone long.

Yarın okula gitmeyeceğim.

- I will not go to school tomorrow.
- I won't go to school tomorrow.

Gitmemi istemiyorsanız gitmeyeceğim.

I'm not going to leave if you don't want me to.

Yarına kadar gitmeyeceğim.

I will not go by tomorrow.

Seninle Boston'a gitmeyeceğim.

I won't be going with you to Boston.

Hapishaneye geri gitmeyeceğim.

I won't go back to prison.

Oraya geri gitmeyeceğim.

I won't go back there.

Ben sensiz gitmeyeceğim.

I won't leave without you.

Oraya tekrar gitmeyeceğim.

- I will go there no more.
- I won't go there anymore.
- I won't go there again.

Bugün okula gitmeyeceğim.

I'm not going to go to school today.

Çok ileri gitmeyeceğim.

I won't go far.

Seninle oraya gitmeyeceğim.

I won't go there with you.

Onu görmeye gitmeyeceğim.

I won't go to see it.

Boston'a seninle gitmeyeceğim.

I'm not going to go to Boston with you.

Ben Avustralya'ya gitmeyeceğim.

I won't go to Australia.

Ben oraya gitmeyeceğim.

I'm not going to go in there.

Bir otele gitmeyeceğim.

I'm not going to go to a hotel.

Hiçbir yere gitmeyeceğim.

I'm not going to go anywhere.

Artık Boston'a gitmeyeceğim.

I won't go to Boston anymore.

Yağmur yağıyorsa, gitmeyeceğim.

If it's raining, I won't go.

Yağmur durmazsa, gitmeyeceğim.

If it doesn't stop raining, I won't go.

Yağmur durmadıkça gitmeyeceğim.

I won't go unless it stops raining.

Yağmur yağarsa gitmeyeceğim.

- In case it rains, I won't go.
- If it rains, I won't go.

Ben artık oraya gitmeyeceğim.

I won't go there anymore.

Gitmek zorunda olmadıkça gitmeyeceğim.

I won't go unless I have to.

Yağmur durmadığı sürece gitmeyeceğim.

I won't go, unless the rain stops.

Ne yazık ki gitmeyeceğim.

- I'm afraid I won't be going.
- I'm afraid that I won't be going.

Hâlâ buradayım ve gitmeyeceğim.

I'm still here and I'm not going away.

Bugün buz patenine gitmeyeceğim.

I won't go skating today.

Asla tekrar erken gitmeyeceğim.

I'll never leave early again.

Ben hiçbir suretle gitmeyeceğim.

I won't go under any circumstances.

Pazartesi günü Boston'a gitmeyeceğim.

I won't be going to Boston on Monday.

Sanırım bugün işe gitmeyeceğim.

I think I won't go to work today.

Ben Tom'un partisine gitmeyeceğim.

I'm not going to go to Tom's party.

Ben asla oraya gitmeyeceğim.

I'll never go there.

Asla Boston'a tekrar gitmeyeceğim.

I'm never going to Boston again.

Gelecek hafta Boston'a gitmeyeceğim.

I'm not going to go to Boston next week.

Bu yıl Avustralya'ya gitmeyeceğim.

I won't go to Australia this year.

Oraya yalnız başıma gitmeyeceğim.

I'm not going to go in there by myself.

Tom ile Boston'a gitmeyeceğim.

I'm not going to go to Boston with Tom.

Yarın yağmur yağarsa, gitmeyeceğim.

If it rains tomorrow, I won't go.

Ben oy vermeye gitmeyeceğim!

I won't go to vote!

Asla Tom'la Boston'a gitmeyeceğim.

I'll never go to Boston with Tom.

Ben seninle Boston'a gitmeyeceğim.

I won't go to Boston with you.

Artık hiç Boston'a gitmeyeceğim.

I'll never go to Boston anymore.

Boston'a tek başıma gitmeyeceğim.

I won't drive to Boston by myself.

- Sensiz gitmeyeceğim.
- Sensiz gitmem.

I won't go without you.

- Yarın yağmur yağarsa pikniğe gitmeyeceğim.
- Yarın yağmur yağarsa, ben pikniğe gitmeyeceğim.

If it rains tomorrow, I won't go on a picnic.

Yarın yağmur yağarsa pikniğe gitmeyeceğim.

If it rains tomorrow, I won't go on a picnic.

Sen olmadan bir yere gitmeyeceğim.

I won't go anywhere without you.

Tom gitmemi istiyor ama gitmeyeceğim.

Tom wants me to leave, but I won't.

Oraya hiç tekrar geri gitmeyeceğim.

I'm not ever going back there again.

Ben asla bir yere gitmeyeceğim.

I'm never going to go anywhere.

Gelecek hafta sonu Boston'a gitmeyeceğim.

I'm not going to go to Boston next weekend.

- Kestirme yoldan halletmeyeceğim.
- Kestirmeden gitmeyeceğim.

I won't cut corners.

Tom gitmezse ben de gitmeyeceğim.

If Tom doesn't go, I won't either.

Tom gitmiyecekse ben de gitmeyeceğim.

If Tom isn't going to go, I won't either.

Kim ne derse desin gitmeyeceğim.

No matter what anyone says, I won't go.

Ne olduğunu buluncaya kadar gitmeyeceğim.

I'm not going to leave until I find out what happened.

Oraya gitmek zorundayım fakat gitmeyeceğim.

I ought to go there, but I won't.

Eğer yarın yağmur yağarsa gitmeyeceğim.

If it rains tomorrow, I will not be going.

Pazartesi günü Tom'un evine gitmeyeceğim.

I won't be going to Tom's on Monday.

Ben oraya asla tekrar gitmeyeceğim.

I'll never go there again.

Tom'la tekrar asla kampa gitmeyeceğim.

I'll never go camping with Tom again.

Belki gideceğim, ve belki gitmeyeceğim.

Maybe I'll go, and maybe I won't.

Hasta olduğum için, seninle gitmeyeceğim.

As I am sick, I will not go with you.

Ben asla zamanında okula gitmeyeceğim.

I'll never make it to school on time.

- Tom olmadan gitmeyeceğim.
- Tom'suz gitmem.

I won't go without Tom.

Bu akşam dışarıda yemeye gitmeyeceğim.

I won't go eat out this evening.

Tom ve Mary'nin düğününe gitmeyeceğim.

I'm not going to Tom and Mary's wedding.