Translation of "Bekleyeceğini" in English

Bekleyeceğini varsaydım.

- I assumed you'd wait.
- I assumed that you'd wait.

Bekleyeceğini biliyordum.

I knew you'd wait.

Tom'u bekleyeceğini düşündüm.

- I thought you were going to wait for Tom.
- I thought that you were going to wait for Tom.

Beni bekleyeceğini düşündüm.

- I thought you were going to wait for me.
- I thought that you were going to wait for me.

Tom bekleyeceğini söylüyor.

- Tom says that he'll wait.
- Tom says he'll wait.

Bizi bekleyeceğini biliyordum.

I knew you'd wait for us.

Beni bekleyeceğini biliyordum.

I knew you'd wait for me.

Tom bekleyeceğini söyledi.

- Tom said that he'd wait.
- Tom said he'd wait.
- Tom said that he would wait.

Mary bekleyeceğini söyledi.

Mary said that she'd wait.

- Tom bizi bekleyeceğini söyledi.
- Tom bizim için bekleyeceğini söylüyor.

- Tom says that he'll wait for us.
- Tom says he'll wait for us.

Ne bekleyeceğini bilmeni istiyorum.

I want you to know what to expect.

Tom ne bekleyeceğini bilmiyordu.

Tom didn't know what to expect.

Tom bana bekleyeceğini söyledi.

- Tom said he would wait.
- Tom said that he'd wait.
- Tom said he'll wait.
- Tom said he'd wait.
- Tom said that he'll wait.
- Tom said that he would wait.

Tom bizi bekleyeceğini söyledi.

- Tom said he'd wait for us.
- Tom said that he'd wait for us.

Tom'un Mary'yi bekleyeceğini biliyordum.

- I knew Tom was going to wait for Mary.
- I knew that Tom was going to wait for Mary.

Tom'un bekleyeceğini düşünüyor musun?

Do you think Tom would wait?

Tom ne bekleyeceğini biliyordu.

Tom knew what to expect.

Tom ne bekleyeceğini bilmiyor.

Tom doesn't know what to expect.

Tom ne bekleyeceğini biliyor.

Tom knows what to expect.

Şimdi ne bekleyeceğini biliyorum.

I know what to expect now.

Tom bizi bekleyeceğini söylüyor.

- Tom says that he'll wait for us.
- Tom says he'll wait for us.

Tom'un beni bekleyeceğini umuyorum.

I hope Tom will wait for me.

Tom'un bekleyeceğini düşünmüyor musun?

Don't you think Tom would wait?

Tom'un bizi bekleyeceğini düşünmüştüm.

- I thought Tom would wait for us.
- I thought that Tom would wait for us.

Tom'un sizi bekleyeceğini düşünüyorum.

- I think Tom will wait for you.
- I think that Tom will wait for you.

Tom'un bizi bekleyeceğini biliyorum.

- I know Tom will wait for us.
- I know that Tom will wait for us.

Tom'a senin bekleyeceğini söyledim.

I told Tom you'd wait.

Tom Mary'ye bekleyeceğini söyledi.

Tom told Mary he'd wait.

Tom Mary'yi bekleyeceğini söylüyor.

Tom says he'll wait for Mary.

Sami ne bekleyeceğini bilmiyordu.

Sami didn't know what to expect.

Tom gelinceye kadar bekleyeceğini söyledin.

You said you'd wait till Tom came.

Tom Mary'yi nerede bekleyeceğini bilmiyor.

Tom doesn't know where to wait for Mary.

Tom ne bekleyeceğini neredeyse bilmiyordu.

Tom hardly knew what to expect.

Ne bekleyeceğini biliyorsun, değil mi?

You know what to expect, don't you?

Tom buralarda ne bekleyeceğini biliyor.

Tom knows what to expect around here.

Bana ben dönünceye kadar bekleyeceğini söyledi.

He told me that he would wait till I returned.

Tom bize postanenin önünde bekleyeceğini söyledi.

Tom told us he'd be waiting in front of the post office.

Washington'da, hiç kimse ne bekleyeceğini bilmiyordu.

In Washington, no one knew what to expect.

Tom, Mary'nin muhtemelen lobide bekleyeceğini söyledi.

- Tom said Mary was likely to be waiting in the lobby.
- Tom said that Mary was likely to be waiting in the lobby.

Tom'un çok uzun süre bekleyeceğini sanmıyorum.

- I don't think Tom will wait very long.
- I don't think that Tom will wait very long.

Tom ondan ne bekleyeceğini tam olarak bilmiyordu.

Tom didn't know exactly what was expected of him.

Tom, Mary'yi 2.30'a kadar bekleyeceğini söyledi.

- Tom said he'd wait for Mary until 2:30.
- Tom said that he'd wait for Mary until 2:30.

Tom bekleyeceğini ve ne olacağını göreceğini söylüyor.

Tom says he's going to wait and see what happens.

Tom, Mary'ye lobide kalacağını ve onu bekleyeceğini söyledi.

Tom told Mary he'd stay in the lobby and wait for her.

- Tom bekleyip göreceğini söyledi.
- Tom bekleyeceğini ve göreceğini söyledi.

- Tom said he'd wait and see.
- Tom said that he'd wait and see.

Tom, Mary'ye bulunduğu yerde kalacağını ve onu bekleyeceğini söyledi.

Tom told Mary he'd stay where he was and wait for her.

- Tom'un bizi bekleyip beklemeyeceğinden şüpheliyim.
- Tom'un bizi bekleyeceğini pek sanmam.

I doubt if Tom will wait for us.