Translation of "Basket" in English

0.009 sec.

Examples of using "Basket" in a sentence and their english translations:

- Hadi basket oynayalım.
- Basketbol oynayalım.

Let's play basketball.

Onun kadar iyi basket oynayamıyorum.

I can't play basketball as well as him.

Onların peş peşe basket yapmasını izledik.

We watched them score one basket after another.

Tom basket topunu çok iyi süremez.

Tom can't dribble a basketball very well.

- Tom basketleri atıyordu.
- Tom basket atıyordu.

Tom was shooting baskets.

Michael Jordan tarafından atılan ne basket ama!

What a basket by Michael Jordan!

Tom basket topunu parmağında fırıl fırıl çevirdi.

Tom twirled the basketball on his finger.

Bugünkü basket maçı pek ilgi çekici değildi.

Today's basketball game wasn't that interesting.

- Basketbol oynamak çok eğlenceli.
- Basket oynamak çok zevklidir.

- Basketball is very fun to play.
- Basketball is a lot of fun to play.

Yüzmeyi hiç bilmez. Ama diğer taraftan iyi basket oynar.

He can't swim at all. On the other hand, he is a good basketball player.

- Basketbol topunu parmak ucunda döndürebilir misin?
- Basket topunu parmağında çevirebilir misin?

Can you spin a basketball on your fingertip?

- En son ne zaman basketbol maçı izlediğimi anımsamıyorum.
- En son ne zaman basket maçı seyrettim, hatırlamıyorum.

I can't remember the last time I watched a basketball game.