Translation of "Bakmaya" in English

0.014 sec.

Examples of using "Bakmaya" in a sentence and their english translations:

Bakmaya gidelim.

Let's go have a look.

Bakmaya gideceğim.

I'll go look.

Bakmaya değer.

It's worth a look.

Buraya bakmaya değebilir.

And that might be worth checking out.

Aradan bakmaya başladı.

and then just peering out.

Ona bakmaya dayanamadım.

I couldn't bear to look at her.

İleriye bakmaya çalış.

Try to look ahead.

Tom'a bakmaya dayanamıyorum.

I can't bear to look at Tom.

Etrafa bakmaya gidelim.

- Let's go look around.
- Let's take a survey.

Ona bakmaya katlanamadım.

- I couldn't abide looking at it.
- I couldn't stand looking at it.

Keyfine bakmaya çalış.

Try to enjoy yourself.

Bakmaya devam edin.

Keep looking.

Bakmaya devam edeceğiz.

We'll keep looking.

Bakmaya devam ettiler.

They kept looking.

Bakmaya devam edeceğim.

I'll keep looking.

Birbirimize bakmaya çalışıyoruz.

- We try and look after each other.
- We try to look after each other.

İnsanlar bakmaya başlıyor.

People are starting to look.

Bakmaya devam ettim.

I kept staring.

- Bakmaya nereden başlayalım dersin?
- Bakmaya nereden başlamamızı tavsiye ediyorsun?

Where do you suggest we start looking?

Tom Mary'ye bakmaya katlanamıyor.

Tom can't bear to look at Mary.

Nereden bakmaya başlamamızı istiyorsun?

Where do you want us to start looking?

Tom bakmaya devam etti.

Tom kept staring.

Tom etrafa bakmaya başladı.

Tom began looking around.

Tom'a bakmaya cesaret edemedim.

I didn't dare look at Tom.

Ve dik dik bakmaya başladı

and he was staring at me,

O zaman etrafıma bakmaya başladım.

And that was a moment for me

Onlara çok dikkatli bakmaya başladım.

I started looking at them really carefully.

Acaba buna bakmaya değer mi?

I wonder if that's worth just checking out.

Bakmaya nereden başlayacağımı bilmiyorum bile.

I don't even know where to start looking.

Bir at bakmaya gücümüz yetmiyor.

We can't afford to keep a horse.

O, resme bakmaya devam etti.

He kept looking at the picture.

O, daha yakından bakmaya değer.

It's worth a closer look.

Tom etrafına bakmaya devam etti.

Tom continued looking around.

Tom Mary'ye bakmaya devam ediyor.

Tom keeps looking at Mary.

Tom Mary'ye bakmaya cesaret edemedi.

Tom didn't dare to look at Mary.

Tom anahtar deliğinden bakmaya direnemedi.

Tom couldn't resist peeking through the keyhole.

Tom Mary'nin cesedine bakmaya dayanamadı.

Tom couldn't bear to look at Mary's dead body.

Tom, Mary'ye bakmaya devam etti.

Tom continued to look at Mary.

Fadıl annesine bakmaya karar verdi.

Fadil decided to take care of his mother.

Sami, Leyla'ya bakmaya devam etti.

- Sami kept looking at Layla.
- Sami continued looking at Layla.

Duvarın üstünden bakmaya boyum yetmiyordu.

I was too short to see over the wall.

Tom pencereden dışarı bakmaya devam etti.

- Tom continued to stare out the window.
- Tom kept staring out the window.

Buzdolabında süt olup olmadığına bakmaya gideceğim.

I'll go see if there is any milk in the refrigerator.

Tom boş ekrana bakmaya devam etti.

Tom continued staring at the blank screen.

Tom aynada kendine bakmaya devam etti.

Tom continued to stare at himself in the mirror.

Bakmaya gittiğimde çocuğu derin uykuda buldum.

When I went to look, I found the boy fast asleep.

Polis kasanın içine bakmaya karar verdi.

The police have decided to look into the case.

Bana dik dik bakmaya devam etti.

He kept staring at me.

Tom arabasıyla ezdiği köpeğe bakmaya dayanamadı.

Tom couldn't bear to look at the dog he'd just run over with his car.

Biz sadece bakmaya devam etmek zorundayız.

We just have to keep looking.

Ona Tom'un bakış açısından bakmaya çalışın.

Try to look at it from Tom's point of view.

Sami o resimlere bakmaya hazır değildi.

Sami wasn't prepared to look at those pictures.

Neden dikiz aynasına bakmaya devam ediyorsun?

Why do you keep looking in your rear-view mirror?

Dışarı yiyecek bir şeyler bakmaya gitti.

He went out to look for something to eat.

İleriye bakmaya odaklanmalı ve bacak gücünüzü kullanarak...

Focus on looking ahead and using your leg power,

Daha derin bakmaya başladığınızda onu kendiniz bulacaksınız.

As you start to look deeper, you will find it out yourself.

Tom ve Mary birbirlerine bakmaya devam etti.

- Tom and Mary continued looking at each other.
- Tom and Mary continued to look at each other.

Yaptığım şeyi bıraktım ve Tom'a bakmaya başladım.

I stopped what I was doing and turned to look at Tom.

Sami, Leyla'ya dik dik bakmaya devam etti.

Sami continued to stare at Layla.

Acaba buna bakmaya değer mi? Yavaşça ve sessiz.

I wonder if that's worth just checking out. Come on, let's have a look.

O sana bakmaya devam etti. Fark etmedin mi?

He kept looking at you. Didn't you notice?

Bir UFO görmek istiyorsan, gökyüzüne bakmaya devam et.

If you want to see a UFO, keep watching the skies.

Eğer benim yapmamı istiyorsan, senin çocuklarına bakmaya istekliyim.

I'm willing to take care of your children, if you want me to.

Acaba buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

I wonder if that's worth just checking out. Come on, let's have a look!

Bu tür büyükçe taşların altına da bakmaya devam edeceğiz.

Now look, we'll just keep turning over any of these sort of bigger rocks.

Beyazlı adam sana bakmaya devam etti. Bence senden hoşlanıyor.

The guy in white kept on looking at you. I think he likes you.

Tom, o yokken köpeğine bakmaya istekli olup olmayacağımı sordu.

Tom asked if you'd be willing to take care of his dog while he was away.

Yaşlandım ve bu yüzden işlere farklı olarak bakmaya başladım.

I got older, and so I started looking at things differently.

Tom anahtar deliğinden bakmaya çalıştı fakat bir şey göremedi.

Tom tried to look through the keyhole, but couldn't see anything.

Acaba gidip buna bakmaya değer mi? Hadi, bir göz atalım!

I wonder if that's worth just checking out. Come on, let's have a look!

Bakın, bu büyük taşların altına bakmaya devam edeceğiz. Bunun altındakine bakın.

Now look, we'll just keep turning over any of these sort of bigger rocks. See what's under this one.

şu anda Danimarka'daki küçük Lejre köyü olan Kral Hrolf'un mahkemesinin geleneksel alanına bakmaya başladı .

site of King Hrolf’s court, which is now the small village of Lejre in Denmark.

Mutlu olmak her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez fakat aksine eksikliklerin ötesine bakmaya karar vermenizdir.

Being happy doesn't mean that everything is perfect, but rather that you've decided to look beyond the imperfections.

"Her zaman benim tarafımda olmaya ve bana bakmaya söz vermeyi kabul ediyor musun?" "Elbette ediyorum!"

"Do you agree to always be by my side and promise to take care of me?" "I do!"

Ben bir çocukken, böceklere dokunmak beni bir parça rahatsız etmezdi. Şimdi neredeyse onların resimlerine bakmaya katlanamıyorum.

When I was a kid, touching bugs didn't bother me a bit. Now I can hardly stand looking at pictures of them.