Translation of "İleriye" in English

0.007 sec.

Examples of using "İleriye" in a sentence and their english translations:

...kendinizi ileriye itin.

to push you across.

İleriye bakmaya çalış.

Try to look ahead.

Çok ileriye gitme.

Don't go too far.

İleriye, daha ileriye gittim ve gittikçe fark ettim ki

I would keep going further and further, and as I kept going,

Bir adım ileriye ilerle.

Move forward one step.

Ben daha ileriye gidemem.

I can't go any further.

Onlar ileriye doğru süründü.

They crept forward.

Tom ileriye gitmeyi denemedi.

Tom didn't try to go any further.

O, daha ileriye yürüyemedi.

He could not walk any further.

Lütfen ileriye doğru gelin.

Please come forward.

Kırılma noktaları; bizim ileriye doğru

Inflection points are those moments

Daha ileriye gitmemize gerek yok.

We don't need to go any further.

Eğer ileriye gitmiyorsan geriye gidiyorsun.

If you are not going forward, you're going backward.

İleriye bir adım daha atın.

Take another step forward.

Tom Mary'den daha ileriye yüzebilir.

Tom can swim further than Mary can.

O benden daha ileriye yüzebilir.

She can swim further than I can.

Fransızcada kademeli olarak ileriye gidiyorum.

I'm gradually getting better at French.

Bu sefer çok ileriye gittiniz.

This time, you've gone too far.

Zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

these tools are for looking across time to the future.

Bu, ileriye yönelik büyük bir adımdır.

This is a big step forward.

Tom ileriye doğru birkaç adım attı.

Tom took a few steps forward.

Daha ileriye gidemeyecek kadar çok yorgundu.

- He was too tired to go any farther.
- He was too tired to walk any farther.

Jessie küçük eşeği ileriye doğru sürdü.

Jessie urged the little donkey forward.

Biraz daha ileriye gitmeye karar verdim.

- I have decided to go a little further.
- I've decided to go a little further.

Onlar ileriye doğru birkaç adım attılar.

They stepped a few paces forward.

Tom ileriye doğru bir adım attı.

Tom took a step forward.

İleriye bakmaya odaklanmalı ve bacak gücünüzü kullanarak...

Focus on looking ahead and using your leg power,

O daha ileriye yürüyemeyecek kadar çok yorgundu.

He was too tired to walk any further.

At durdu ve daha ileriye gitmeyi reddetti.

The horse stopped and refused to go any further.

- Marie ileriye doğru hareket ediyordu.
- Marie ilerliyordu.

Marie was moving forward.

- Durmadan ileriye gidiyoruz.
- İstikrarlı bir şekilde ilerliyoruz.

We're steadily moving forward.

O, ileriye doğru en iyi yol olarak görünüyordu.

It seemed the best way forward.

Bunu ileriye doğru önemli bir adım olarak görüyorum.

I see this as an important step forward.

Ve köşeden bir sürücüye çarpmayı daha da ileriye götürün.

and make it farther to hit a drive over the corner.

Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.

Life can only be understood backwards, but it must be lived forwards.

- Bu sefer çok ileriye gittiniz.
- Bu sefer haddinizi aştınız.

This time, you've gone too far.

İleriye dönük gidişat hakkındaki her şey için endişelenmek istemedim.

All the things that I didn't want to worry about, going forwards.

Ve bizi ileriye taşıyacak yaratıcı çözümlerin ve yeni kuralların zamanı.

and championing solutions and new rules that will move us forward.

"İleriye doğru, mavi çelik kenarlara karşı zırh olmadan formasyona giriyoruz .

“Forward we go in formation, without armour against blue steel edges.

- Bu sefer, çok uzağa gittiniz.
- Bu sefer çok ileriye gittiniz.

This time, you've gone too far.

Dünyanın döndüğü tarafa doğru ilerlersek bu sefer ileriye doğru gideriz zamanda

If we move towards the side of the world, this time we go forward in time

Insan sesiyle dolduruyor ve bu her zaman hip-hop'ı ileriye taşıdı

music with the human voice and it's always pushed hip hop forward.

İleriye giden stratejimizi tartışmak için başkanla bire bir oturum yapmak istiyorum.

I'd like to have a one-on-one session with the president to discuss our strategy going forward.

Bir depremde, yer yukarı ve aşağı ya da geriye ve ileriye sallanabilir.

In an earthquake, the ground can shake up and down, or back and forth.

Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?

Why is it easier to park the car backwards than forwards?

Girişimleriniz sayesinde basın tarafından ilerici ve ileriye dönük düşünce kuruluşu olarak tanınmaktayız.

Thanks to your initiatives we've been recognized as a progressive and forward-thinking enterprise by the press.

Projeyi sorunsuz olarak daha ileriye götürmek için, biz planı birkaç kez revize ettik.

In order to move the project along smoothly, we have revised the plan several times.

İkincisi de, sürekli ilerlemeye devam etmek. Canınız istemese bile emin bir şekilde ileriye gitmelisiniz.

And the second is, always keep moving forward. Positively moving forward, even when you don't feel like it.